Tweet |
Küresel İklim Krizi, dünyanın geleceğini ciddi şekilde tehdit ediyor. Sadece dünya ekosistemi değil ekonomiden sağlığa insan yaşamının tüm unsurları bu durumdan olumsuz etkileniyor. Dünya’nın, Sanayi Devrimi’nden sonraki en sıcak zamanlarını yaşadığı bir ortamda daha da anlamlı hale gelen 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeni ile bir açıklama yapan İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, yalıtımın enerji verimliliğini artırıp karbon emisyonlarını azaltarak iklim değişikliğiyle mücadelede kritik bir rol oynadığına dikkat çekti. Emrullah Eruslu, şunları söyledi: “Yapılacak 5 yıllık bir planla yılda 300 bin hanenin yalıtımlı hale getirilmesi durumunda, sera gazı azaltımının 13,5 milyon ton karbondioksit civarında olacağı hesaplanıyor. Bu rakam, 124 bin adet ağaçtan oluşan 50 bin dönümlük bir ormanın 5 yıl boyunca yuttuğu karbondioksit miktarına denk geliyor. İşte yalıtım çevrenin korunmasında bu kadar önemli bir görev üstleniyor.”
Dünya ekosistemi hızla değişiyor. Sıcaklıklar artıyor, ekstrem hava olayları yaşanıyor. Diğer yandan buzullar eriyip deniz seviyesi yükseliyor. Tüm bu gelişmeler eşliğinde ciddi bir biyoçeşitlilik kaybı gözleniyor. Sera gazlarının etkisi ile Dünya ile birlikte insanlığın da suyu hızla ısınırken bilim insanları iklim krizine “dur” demek için daha güçlü adımlar atılması gerektiği konusunda uyarıyor.
Küresel iklim krizinin acil ve kapsamlı önlemler gerektiren bir tehdit olduğunu söyleyen İZODER-Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, “Binalarımızı yalıtımlı hale getirmek enerji verimliliğini artırırken karbon emisyonlarının azalmasında da etkili oluyor. Yalıtımsız ve enerji verimsiz yapılar nedeniyle atmosfere salınan karbondioksitin Dünya’ya verdiği zararın önüne geçmek elimizde. Çevresel sürdürülebilirlik, sağlıklı ve konforlu bir yaşamın yanında ekonomik kazanım açısından da vazgeçilmez bir çözüm olan yalıtıma ulaşmak herkesin hakkı. Ancak TÜİK’in yayınladığı 2023 yılı Yoksulluk ve Yaşam Koşulları İstatistikleri, kurumsal olmayan nüfusun yüzde 32,6’sının konutunda yalıtım olmadığı için ısınma sorunu yaşadığını ortaya koyarken yüzde 32’sinin sızdıran çatı, nemli duvarlar, çürümüş pencere çerçeve problemleri ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Daha sağlıklı nesillere sahip, çevresel olumsuzluklardan daha az etkilenen ve enerji tasarrufu açısından olumlu bir tablo çizen Türkiye için ülkemizde yalıtımsız binanın kalmaması gerekiyor” dedi.
Türkiye yalıtımlı binalarla her yıl 12-15 milyar dolar tasarruf elde edebilir
Binalarımızı yalıtım ile enerji verimli hale getirmenin hem sürdürülebilirlik hem de ülke ekonomisine katkı açısından önemine vurgu yapan İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, açıklamalarına şu sözlerle devam etti: “Ülkemizde kullanılan toplam enerjinin yüzde 32,7’si binalarda tüketiliyor. Tüketilen bu enerjinin yüzde 80’i kışın ısınma, yazın soğutma için kullanılıyor. Isı yalıtımı yapılmış binalar ısı kayıplarının önüne geçerek yazın elektrik kışın doğal gaz faturalarını yarı yarıya düşürüyor. Kentsel dönüşümün binalarımızı gelişmiş ülke standartlarına yükseltmek ve ülkemizi taşıdığı enerji yükünden kurtarmak için çok büyük bir fırsat olarak görmemiz lazım. Tüm binaların çatı, duvar ve döşemelerinde ısı yalıtımı yaparak ve pencerelerde kaplamalı yalıtım camı üniteleri kullanarak ülkemizin toplam enerji faturasını yaklaşık yüzde 15 azaltabiliriz. Türkiye’deki binaları enerji verimli hale getirerek (En az C sınıfı binalar) enerji fiyatlarına bağlı olarak her yıl 12-15 milyar dolar tasarruf elde edebiliriz. Çocuklarımıza daha yaşanır bir Dünya ve ülke bırakmak için bu adımları ivedilikle atmamız büyük önem taşıyor.”
Enerji karnemizin iyileşmesi için enerji limitlerimizin yükselmesi şart!
Yalıtımsızlık nedeniyle binalarda ısıtma ve soğutma için gereğinden fazla enerji harcanmasının büyük bir israfa sebep olduğunun altını çizen İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Üzülerek söylüyorum ki tüm çabamıza rağmen ülkemizde yalıtım ile ilgili yasal düzenlemeler henüz gelişmiş ülkeler seviyesinde değil. Gelişmiş ülkelerde binalarda enerji verimliliğine yönelik birçok adım atılarak enerji limitleri düşürülürken, ülkemizde halen 2008 yılında tanımlanmış enerji limitleri kullanılıyor. AB’de 2019 yılından bu yana yeni kamu binalarının tümü neredeyse sıfır enerjili olarak üretiliyor. 2020 yılının başından itibaren ise tüm yeni binalar neredeyse sıfır enerjili olarak yapılıyor. Birçok gelişmiş ülkede binalar ısıtma ve soğutmaya yönelik birim metrekaredeki yıllık enerji tüketimi 30-50 kW olacak şekilde yalıtımlı olarak tasarlanıyor ve inşa ediliyor. Ülkemizde ise halen bina enerji tüketimi 100-120 kW/m2yıl (birim metrekare/yıl) seviyesinde. Enerji israfımız gelişmiş ülkelere kıyasla 3 ila 5 kat daha fazla. Enerji Verimliliği Strateji Belgesi’nde de tanımlandığı üzere enerji limitlerimizi ve U değerlerimizi ivedilikle gelişmiş ülkeler seviyesine getirmemiz gerekiyor. Binalarda Isı Yalıtımı Kuralları Standardı TS 825 revizyonu bu noktada büyük önem taşıyor. Standardın artık daha fazla beklenilmeden en kısa sürede yayımlanmasını bekliyoruz” diyerek açıklamalarına devam etti.
Neredeyse Sıfır Enerji Binalara geçiş enerji tasarrufunda önemli rol oynayacak
İZODER’in hayata geçirdiği, ısı yalıtımının enerji verimliliği ve çevrenin korunmasındaki rolüne dikkat çeken “Tek Yol U Dönüşü” Kampanyasının ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 19 Şubat 2022 tarihinde Binalarda Enerji Performansı Yönetmeliği’nde yapılan değişiklikle Neredeyse Sıfır Enerjili Bina (nSEB) konsepti ile ilgili tanımlamaların mevzuatlara eklendiğini belirten İZODER Başkanı Emrullah Eruslu, “Ülkemizde 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren nSEB binalara geçiş başladı. Asgari enerji performansı ‘B’ olan nSEB binalar, diğer binalara göre cephelerde en az 2-3 cm, çatılarda en az 4-6 cm, döşemelerde en az 2 cm daha kalın yalıtıma ve kaplamalı yalıtım camı üniteleri ile ısı yalıtım değerleri iyileştirilmiş pencerelere sahip olduklarından yakıt faturalarında kullanıcılarına yüksek oranda tasarruf sağlıyor. Sürdürülebilir ve güvenli yapılaşmada nSEB binalar kilit bir rol üstleniyor. Şu anda 5 bin metrekareden büyük binalar için zorunlu olsa da biz Türkiye’nin “2053 net sıfır emisyon” hedefi doğrultusunda tüm yeni yapılan binaların nSEB konseptinde yapılmasını tavsiye ediyoruz.” şeklinde konuştu.
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri