Bugun...



İlahiyat camiasının ekran yüzü Kumluca'daydı

Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Pişgin, Kumluca Müftülüğü'nün daveti üzerine Kumluca'ya geldi. Mehmet Akif Ersoy Kültür-Sanat ve Kongre Merkezi'nde bir konferans veren Yasin Pişgin, salonu dolduran izleyicileri etkilemeyi başardı.

facebook-paylas
Tarih: 20-05-2022 16:28

İlahiyat camiasının ekran yüzü Kumluca'daydı

Akdeniz Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yasin Pişgin, Kumluca Müftülüğü'nün daveti üzerine Kumluca'ya geldi. Mehmet Akif Ersoy Kültür-Sanat ve Kongre Merkezi'nde bir konferans veren Yasin Pişgin, salonu dolduran izleyicileri etkilemeyi başardı.


Kumluca Göçmenler Camii Müezzin-Kayyım'ının Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başlayan proğram, sinevizyon gösterisiyle devam etti. Kumluca Müftüsü Süleyman Çoban, Ak Parti İlçe Başkanı Erol Uysal ve daire  amirlerinin protokol kısmında yerini aldığı söyleşide Pişgin, Ailenin önemi ve güncel handikaplara dikkatleri çekerek şunları söyledi; "Varlığın akışını değiştiren en büyük olay nedir diye sorsanız, hiç düşünmeden tek bir şey söylerim; İnsan. İnsanın yaratılması. O kadar büyük bir olay ki, Allah bir ayette buyuruyor ki; Allah yedi kat semayı, gökleri, güneşi, ayı, yıldızları ve yeri, bütün varlığı, insanlardan hangisinin daha güzel amel edeceğini görmek için yarattı. İnsan Ekrem-i Mevcudat, Eşref-i Mahlûkat. İnsan, yarattığında kemal üzere yaratan Allah'ın başyapıtı. İnsan, Ahsen-i Halikıyn olan bir şahın, Ahsen-i Takvim olan  şaheseri. Ama bu, birinin hoşuna gitmedi. Allah, secde edin deyince İblis; Onu çamurdan, beni ateşten yarattın dedi. Secdeyi reddetti. Allah'ta onu huzurundan reddetti. Sonra atam Adem'e, annem Havva'ya; "Cennet'ten istifade edin, ama sakın şu ağaca yaklaşmayın" dedi. Ve Şeytan kanına girdi, aklına girdi, fikrine girdi ve secdenin intikamını almak için, onlara o yasak ağacın mahiyeti neyse hiç mühim değil, yedirdi ve dünyaya indik.
Allah, atamız Adem'i dünyaya indirirken bir hüküm buyurdu. Bir ferman buyurdu. Gönlümüzde mıh gibi tutmamız gereken bir hakikati ifade etti. Adem'e ve onun çocuklarına, Adem'in çocuklarına-bize buyurdu ki; " Bu Şeytan sizin azılı düşmanınızdır. Onu düşman belleyin. Dostunuz kim, düşmanınız kim bilin" dedi. Bu dünyada Şeytan, insanın peşindedir. Tıpkı atamız Adem'in, annemiz Havva'nın peşine düştüğü gibi, bu dünyada da Şeytan avanesiyle birlikte insanın peşindedir. Ne kadar da bu dünya hayatı Cennet'e benziyor. Bu dünya hayatındaki haramlar, yasaklar, ne kadar da Cennet'teki o yasaklanmış ağaca benziyor. Bu dünya hayatını, bir Cennet gibi düşün. Allah'ın haram kıldığı her yasağı da, bir yasak ağaç olarak düşünün. Ve Şeytan insanın peşindedir. İçki bir yasak ağaçtır. Şeytan bu dünyada insanın peşindedir. O ağacın meyvesinden yedirmek ister. Zina bir yasak ağaçtır. Cinayet bir yasak ağaçtır. Kumar bir yasak ağaçtır. Gıybet bir yasak ağaçtır. İtibar suikasti yapmak bir yasak ağaçtır. Bir insanı menfi bir propagandayla nefret objesi haline getirmek, yalan söylemek, vurmak, kırmak, zulmetmek sayın sayabildiğiniz kadar. Allah'ın her bir haramı, bir yasak ağaçtır. Ve İblis (Şeytan) insanın peşindedir. İnsanın yakın takibindedir. İnsanın ensesinde boza pişirmektedir. Ve insana tıpkı atamız Adem'e yaptığı gibi, Cennet'te o yasak ağaçtan yedirdiği gibi, bugün her biri bir yasak ağaç olan haramlara bulaştırarak, onlardan tattırarak, Cennet'te ilk yaptığı şeyi yaparak, bizi Cennet'in yolundan, Allah'ın rızasının istikametinden kaydırmak istiyor. Bu konu, aile mevzusuyla ilgili hayati derecede büyük bir öneme sahip. Niçin biliyor musunuz? Çünkü Müslim'den rivayet edilen bir Hadis-i Şerif'te, Peygamberimiz bize bir tesbitte bulunuyor. Bir bilgi veriyor aile konusunda. Görünmeyen düşmanımıza yeniden bir atıf yaparak, yeniden tedbirimizi almamız konusunda, Şeytanın nasıl bir tehlike olduğunun yeniden farkına varmamız konusunda. Peygamberimiz buyuruyor ki; 'İblis her gün adamlarını toplar. Ve onları insanlara hükmetmesi, onları günahlara sevketmesi için yeryüzüne gönderir. Dağılın yeryüzüne der. Gidin, insanları Allah'ın yolundan saptırın. Efendimizin ifadesine göre, akşam olduğunda rapor alır. Sen ne yaptın bugün? O der ki; Ben şunu şunu şunu yaptım. Olmamış. Bu nedir? Bu da iş mi? Öbürüne sorar, sen ne yaptın?  O da der ki, ben şunu şunu şunu yaptım. Olmamış bu bir şey değil. Birine sorar, ötekine sorar. Sorar da sorar. En sonunda bir tanesi kalkar der ki; Ben bugün bir aileyi dağıttım, yıktım. Kadınla erkeğin, karıyla kocanın, evlatla babanın, kardeşle kardeşin arasını yıktım, tarumar ettim, bozdum. Bugün bir aileyi yıktım der. Efendimiz (s.a.v.), özetle ashabının  genelde de şu salondaki bütün, onu görmeden seven, ona iman eden mü'minlerin dikkatlerini mevzuya çekerek onları ikaz ediyor. Efendimiz buyuruyor ki, Şeytan aileyi yıkan o İblis'i alır, tahtına çıkartır, onu onure eder, bunu diğer şeytanlara örnek olarak gösterir. 'İşte bu' der. İşte böyle olacaksınız der. Bu sadece İblisin bir stratejisi değildir elbette. Biz Kur'an'ı incelediğimiz zaman, Kur'an'da Allah ile bizim aramızdaki bir irtibatın olması gibi. İlham ilişkisinin olduğu gibi. İnsanların etrafında Melekler var. Meleklerle insanların kalbi arasındaki bir ilişkinin olduğu gibi, İblisle onun yoluna uyan müşriklerin, günahkarların arasında bir ilham ilişkisinin varlığından bahsediyor Kur'an-ı Kerim. Ve Allah buyuruyor ki, İblis kendisine gönül vermiş kötü insanlara, sizinle mücadele etme tarzlarını bildiriyor. Onlara strateji veriyor. Şöyle yapın, böyle yapın diyor. Onun için sevgili dostlar, İnsanların şeytanları bu yeryüzünde egemenliği ele geçirdiklerinde, tıpkı ilham kaynakları olan iblisin yaptığı gibi ailenin üzerine yükleniyorlar ve aileyi yok etmek istiyorlar. Bu Kur'an'ın ifade ettiği hakikattir. Bakara Suresi'nde Allah-u Teala, bu hakikati ifade ediyor. Rabb'imiz bizi uyarıyor. O bizi bizden daha iyi biliyor. O bizim sahibimiz. O bizim zaafiyetlerimizi, kemal noktalarımızı, karakterimizi nasıl inşa etmemiz gerektiğini daha iyi bildiği için buyuruyor ki, Öyle insanlar vardır ki, Allah'ın adıyla konuşur, kalbindekine de Allah'ı şahit olarak getirir. Vallahi de öyledir, Tallahi de böyledir der.İri tatlıdır, içi zehir gibi acıdır. Düşmanların en şiddetlisi odur. Niçin biliyor musunuz? Çünkü gücü, imkanı ele geçirdiğinde, nesli bozmak için, aileyi bozmak için, kültürü bozmak için, değerleri bozmak için elinden geleni ardına koymaz. Şeytanın ve insanlardan olan iblislerin emeli, aileyi yıkmak, yok etmek, tarumar etmek. Sebep. Elbette bunun çok mühim bir sebebi var. Elbette meyvasız ağaç taşlanmaz sözünün fetvasınca bunun çok mühim bir gerekçesi var. Çünkü İnsanlığın ilk müessesesi, ilk kurumu nedir deseniz? Peygamberlikten bile önce kurulmuş bir müessese var. Bu müessesenin adı; Aile. Çünkü Kur'an-ı Kerim'den öğreniyoruz ki, Allah Hz. Adem'e ve Havva (r.a)ya, Cennette ikamet edin derken, şöyle buyurdu. Sen ve eşin Cennette ikamet edin. Yani eş dedi, zevcen dedi. İslam alimleri onun için diyorlar ki; Cennette kurulmuş ilk müessese, daha peygamberlik bile ortada yok iken, Cennete kurulmuş ilk kurum Aile Kurumudur.Evlilik Kurumudur. Ve bu dünyada, Allah'ın rızasına uygun bir şekilde inşa  edilmiş bir aile hayatında, Cennetten bir koku vardır. İslam alimleri böyle söylüyor. Şeytan burayı bozarak, burayı ifsad etmemizi sağlayarak, buna sebebiyet vererek aslında ailedeki o Cennete dair kokuyu yok ederek, aileyi Cehenneme çevirmek istiyor."

 


Proğramda Pişgin, ailenin önemi ve korunması konusunu daha derinlemesine irdeleyerek ele aldı. Proğram sonunda İlçe Müftüsü Süleyman Çoban, Doç. Dr Yasin Pişgin'e, günün anlam ve önemine binaen  bir tablo hediye etti. Çıkışta kitaplarını imzalayan Pişgin,  İlçe halkı üzerinde derin bir iz bıraktı.
Mehmet ALPTEKİN / KUMLUCA

 







Etiketler :

FACEBOOK YORUM
Yorum

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KUMLUCA Haberleri

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
HABER ARA
HABER ARŞİVİ

En sevdiğiniz sosyal medya platformu hangisidir?


SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
YUKARI YUKARI