8 Mart, bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de kadının hak ettiği değeri hatırlatan bir gündür. Türkiye'de gelişim, kadının başta istihdamda, parlamentoda ve tüm alanlarda daha fazla yer almasıyla mümkün olacaktır. Ekonomik kalkınma, ancak kadın girişimcilerin sayısının armasıyla hedefe ulaşılabilir. Bunun için de mutlaka ve mutlaka "kadın bakanlığı" kurulmalıdır.  Her ne kadar  kadın bakanlığı yerine kurulan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı olsa da, bu yeterli değildir. Kadın haklarını koruyan, toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde hareket eden bir "Kadın Bakanlığı" kurulmalıdır.

Sadece nüfusun değil, hayatın da yarısı olan kadınların, birlikte hayat mücadelesi verdikleri erkeklerle eşit hak ve eşit fırsatlara sahip, eşit koşullarda insanlık için daha iyi bir gelecek aramasının insan olmasının gereğidir. Sevgiyi, fedakarlığı, üretkenliği ve duyarlılığı temsil eden kadınlarımız, huzurlu ve sağlıklı bir toplumun temel taşlarıdır. Onların, her zaman ailesine ve topluma önemli katkılar sağlaması ve hayatın her alanında etkin bir şekilde yer alması sağlanmalıdır. Şefkat, merhamet ve sevgi dolu olan kadınlarımızın yürekleri sayesinde geleceğimizi daha güvenle inşa edebiliriz.

Tarih boyunca 'Cennet anaların ayakları altındadır' fikrindeki bir medeniyetin, kadınlara yönelik her türlü ayrımcılığı reddeden, her türlü istismarı elinin tersiyle iten, kadını her yerde ve her zeminde, baş tacı yapan bir geleneğin nesilleriyiz. Kadınların maruz kaldığı şiddet olaylarının önüne geçmek en öncelikli sorunumuzdur. Kadına yönelik şiddet bir insanlık suçudur. Toplumun ruhunda derin yaralar açan şiddet olaylarının önlenmesi için ülke genelinde daha etkin önlemler alınmalıdır. Önleyici ve koruyucu tedbirler kadar eğitim ve zihniyet değişimine de ihtiyaç vardır. Özellikle kadın-erkek eşitliğine karşı olanların kadına bakış açısı değişmesi lazımdır. Doğumdan ölüme kadar hayatın her anında ve her alanında varlıklarını hissettiğimiz, bizi biz yapan değerli kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü kutlu olsun.