Bugün Tabip Odaları başta Merkez Konseyi tarafından hekimlerin büyük çoğunluğuna güven vermemekte, hekim haklarını savunurken etnik köken haklarını, siyasi görüşlerini sıkıştırmasından rahatsızlık duymaktadır.

Hekimler odalarına ve başta merkez konseyinin siyasi tutumları hekim haklarını ikinci plana alan bazı siyasi oluşumların arka bahçesi görünümünden rahatsızlar. Bu yüzden de tabip odalarının düzenlediği eylemlere katılım çok az oluyor. Türk Tabipler Birliği'nin eylemleri bu yüzden de çok cılız gerçekleşiyor. Türk Tabipler Birliği'ne sorarsanız bunun nedeni hekimlerin gelecek korkusu, işini, maaşını, kariyerini kaybetme korkusu olsa da asıl neden bu değil… Asıl neden hekimlerin Türk Tabipler Birliği'ne güvenmemeleri, kendi haklarını savunurken bir anda kendilerini istemedikleri bir siyasi prapogandanın destekleyicisi olarak gösterilmek istemeleri. Yoksa gerçekten hekim haklarının savunulacağı bir eylem olsa, bir çok hekimin buna uyacağını ben biliyorum.

Geçmiş zamanda belki hatırlayanlar vardır, 2013 yılında biz yönetimde iken 3000 üyeli -ki bunun yarısı ilçelerdedir- Antalya Tabip Odası üyelerinin sadece hekim olarak 1000 kişisi yürüyüşe katılmış, tarihin en geniş katılımlı doktor eylemi olmuş, Konyaaltı caddesi tamamen doktorlar dolmuş, halkın büyük destek tezahuratları altında çok güzel bir yürüyüş ve eylem gerçekleştirilmişti. Bu eylemde sloganlarımız tamamen hekim hakları ile ilgili idi. Siyasi hiç bir slogan yoktu, en önemlisi de katılan tüm hekimlerin buna bize inancı tamdı, bu yüzden katılım o derece yüksekti…

Gene aynı şekilde basın açıklamalarımıza sadece küçük bir sendikanın temsilcisi değil tüm sendikalar, o küçük sendika dahil tüm meslek odaları ve dernekler katkı sunardı. Bu kurumlar bilirlerdi ki sadece gündemle ilgili basın açıklaması olacak, araya siyasi bir laf sıkıştırılmayacak hatta bu yüzden de basın açıklamalarımıza üyelerimizden de çok katılım olur, katılan gazeteci ve televizyoncu sayısı çok fazla olur ve gündemde oldukça etkili yer alırdı. Bunların en büyük sebebi Antalya Tabip Odası'na duyulan güvendi.

Merkez konseyinin bizim şartlarımızı kabul ettiği, bizim istediğimiz gibi düzenlenen yurt çapındaki eylemleri, bizim gibi düşünen diğer odaların da katkılarıyla Ankara'da on binin üzerinde katılımla gerçekleşmişti. 2010 yılındaki bu hekimlerin en büyük eylemi sayılır, hala daha merkez konseyi ondan sonra geçen yıllarda bizim gibi düşünenlerin desteğini alamadığı için bu tarz büyüklükte bir eylem gerçekleştirememiştir. Bu da zaten hekimlerin ve diğer sağlık çalışanlarının meslek odalarına güvenmediklerinin en büyük kanıtıdır.

Geçen seçimlerde bizim gurubun çeşitli nedenlerle bölünmüşlüğü, şimdiki Tabip Odası'nın yönetime gelmesine neden olmuştur. Ama şimdi tekrar birleştik ve seçime yine birlikte giriyoruz. 3500 üyemiz var, şimdiki yönetimin her seçimde olduğu gibi bu seçimde de 500 civarında oyu var ve kesin bölünmeden her seçimde oy kullanıyorlar. Gene kullanacaklar, eğer seçime katılan kişi sayısı 1000'in üzerinde olursa kesinlikle biz kazanacağız. Eğer 1000'in altında olursa onlar kazanacak. Yani oy kullanmamak karşı guruba yarayacak. O yüzden gelin oyunuzu kullanın, sizin iradeniz sandığa yansısın, sonradan Tabip Odaları ne yapıyor ki demeyin. SON PİŞMANLIK FAYDA ETMEZ.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)