Yeni bir genelge ile güya yeni yasaklamalar getirildi ama gördüğümüz kadarı ile yeni olan farklı olan bir şey yok, yüksek riskli yani kırmızı illerdeki artışı zaten biliyorduk, o illerin de çok arttığını, neredeyse nüfusun % 80'inin bu illerde yaşadığını biliyorduk. Yani fark sadece kırmızı illerin sayılarının artmış olmasında…

     Peki bu kırmızı iller arttı da bunlarda ekstra bir kısıtlama var mı derseniz, okuduğun kadarı ile belirli saatlerde eskiden olduğu gibi yine açık yani kırmızı illerde oturanlar, çalışanlar diğer kırmızı illerde olduğu gibi yine cuma akşamı kapanacaklar, pazartesi sabahı çıkacaklar. Hatta kısıtlamalar daha da gevşetilmiş lokantalar, kafeteryalar, pastaneler % 50 kapasite ile ve HES kodu sorgulanarak açılabilecekler yani kısıtlamalarda bir gevşeklik söz konusu…

      Bu yeni normallerin salgında azalmaya faydası olacak mı derseniz ben hiç umutlu değilim, hiç bir faydası olmayacağı gibi aksine çok daha fazla artacak ve sürü bağışıklığı içinde ölen ölecek kalan sağlar eğer bağışıklık sağlarsa yaşamaya devam edecekler. Peki bunun etkisi ne olur derseniz henüz 3. dalganın başında bir ülke olarak vaka sayılarında şuandakinin üstünde artış h astaneye yatış oranlarında yani hastane doluluk oranlarında artış, ölüm oranları ve sayılarında artışla kendini gösterecek.

      Bunun sonuçları olarak yine sağlık çalışanları daha çok çalışacak, belki de sağlık sistemimiz daha da yıpranacak, daha çok sağlık çalışanı hastalanacak, artık aşılı oldukları için hastalıklarını pozitifliklerini anlatamayacak ve hastadan sayılmadığı içinde daha çok ölüm, daha çok yıpranma, bezginlik olacak yani yine iktidarın alamadığı önlemlerin faturasını sağlık çalışanları çekecek.

       Peki ne yapılmalıydı derseniz, artık 15 günlük tam kapanma yeterli değil, en az 1 aylık tam kapanma ancak bu değerleri düşürebilir. Bunu yapması için de halkın en azından temel ihtiyaçlarını giderecek bir yardıma ihtiyacı var ve bunu sağlayacak imkanlara sahip bir iktidarımız yok, çünkü onun öncelikleri halk değil başka kişiler, artık bunu herkes görüyor. Ama tam kapanma olmadan bu salgınla başa çıkabilmek imkansız, bunu da herkes görüyor ve biliyor. Yani kısaca işimiz tamamen her işte olduğu gibi Allah dualara ve nefesi kuvvetli hocalara bırakıldı bu yüzden de onların istediği gibi İstanbul sözleşmesinden çıkıldı, Atatürk ve Türk kelimesi her yerden kazınmaya çalışılıyor, Atamızın resimleri nişan ve beratlardan çıkarılıyor.

     Tabi aşıları İsrail gibi zamanında alabilsek ülkenin en az % 60'ını aşılayabilsek normalleşmeye biz de hzla geçebilir, dünyada görülen en fazla pozitif sayılarından birine ulaşmaya bilirdik, zaten maske ve mesafe konusunda iktidar yaptığı kongrelerle ne kadar önem verdiğini gösteriyordu, bir de buna beceriksizlikler eklenince artık iyice içinden çıkılmaz bir hal aldık.

      Halimize Afrika ülkeleri bile acıyor, dünyada salgından etkilenen ilk beş ülkenin içinden çıkamadık, durum onu gösteriyor ki salgından çıkamayan ve asla çıkamayacak olan iki ülke var biri Brezilya öbürü Türkiye… Brezilya zaten hiç salgına aldırmadı, hiç bir dükkanını kapatmadı, her şey normalmiş gibi yaşamını sürdürüyor, ölen ölüyor aldırmıyor, o yüzden normalde biz hem kısıtlamalara gittik hem bu yüzden milyarlarca lira zarara girdik, iflaslar intiharlar oldu, milyonlarca lira ceza ödedik ama sonuç aynı nokta… O zaman niye bunca kısıtlamaya, yasaklara katlandık?  İktidar rahatça kongre düzenleyebilsin diye mi? İnsan sormadan edemiyor.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)