Yapılan bir araştırmada covit-19 hastalığı geçiren sağlık çalışanlarında antikor seviyesi, normal covit geçiren vatandaşa göre % 75 yüksek bulunmuş. Bu da bize virüs yükü dediğimiz sürekli virüslü insanla karşılaşma yüzünden artığını gösteriyor.
Sürekli virüsle karşılaşınca yani virüs yükü artınca sizin bağışıklık sisteminizi de aşıyor ve o yüzden de hastalığı normal vatandaşa göre çok daha ağır geçiriyorsunuz, o yüzden de ölüm oranı normal vatandaşa göre yaklaşık on kat daha fazla oluyor sağlık çalışanlarında… Bunun bir avantajı var o da normal vatandaş kovit geçirdikten sonra üç ila altı ay antikor testi pozitifken, sağlık çalışanlarında bu oran dokuz aya kadar çıkabiliyor yani sağlık çalışanları covitten sağ çıkarsa doğal bağışıklığı daha uzun sürüyor, tabi mutasyonla virüsle karşılaşmazsa…
Peki bu durumda sağlık çalışanın evden işe, işten eve gittiğini, nerdeyse haftada altmış saat çalıştığını ve bir yıldan fazladır hiç sosyal hayatının olmadığını düşünürsek bu hastalığı başka yerden kapma olasılığı sizce kaçtır? Hele aman virüs yayılmasın diye herkesi eve kapattığımız karantina günlerinde evden hastalık kapma riski kaçtır? Daha da tehlikelisi bence evdekilere virüs bulaştırma riski kaçtır?
Aylarca yoğun bakımda yatan, Covit olduğu kesinleşen ve bu yüzden ölen meslektaşlarımıza "bulaşıcı olmayan hastalıktan öldü" diye rapor veren hekim arkadaşın acaba hiç vicdanı sızlamıyor mu veya meslek etiği, hipokrat yemini ahlakına bunun hukuksal boyutlarına hatta meslekten men cezası alabilecek bir sorumluluğa rağmen iktidara yaranmak, korkmak, artık ne derseniz deyin raporu böyle düzenlemek nasıl bir duygudur, çok merak ediyorum…
Her şey yandaş müteahhitte ödediği haksız paranın bir saati bile olmayan parayı sağlık çalışanına ödememek için mi, iktidar salgın için hayatını kaybeden sağlık çalışanına bu kadar mı düşman, bu kadar mı nefret ediyor, benim aklım almıyor…
Başta doktorlar olmak üzere -ki sağlık çalışanı ölümlerinin yaklaşık yarısı doktor- geride kalan çocuklarına bakmak, yardımcı olmak yine biz hekimlere düşüyor, herkes karınca kararınca yardım ediyor (mesela ben de kitaplarımdan elde ettiğim gelirin tümünü onlara adadım). Bu şekilde elbette biz geride kalanları öksüz bırakmayacağız, benim bu konuda meslektaşlarıma olan inancım tamdır ama bu böyle mi olmalıydı? Asker, polis kalpten, trafik kazasından ölse bile şehit sayılıp ailesine şehit aylığı bağlanırken, çok daha büyük bir savaşta olan sağlık çalışanlarına niye şehitlik verilmez? Hadi onu geçtim, niye meslek hastalığı sayılıp geride kalan eşine, çocuklarına maaş bağlanmaz, onları yardıma muhtaç hale getiririz, aklım almıyor… Nedir bu sağlık çalışanı düşmanlığı? Herhalde hasta olunca rabbim klivetlend dedi deyip Amerika'dan sağlık hizmeti almayı düşünüyorlar ama onu diyenlerin de sonunu gördük.
Bir de bakan "biz ne bilelim evden mi aldı hastaneden mi aldı" demiyor mu? Bende ona "pes" diyorum başka bir şey demiyorum, yaptığınız haksızlıkların cezasını inşallah bu dünyada çekersiniz de ibreti alem ders alır, bir daha böyle davranmaz. Ülkesinin sağlık çalışanına düşman başka hiç bir ülke yoktur, olamaz da zaten, hele böyle zamanlarda…
(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri