Ülkemizde çoğu insanın az bildiği, daha çok gemilerin, gemicilerin bildiği bir kurum var hudut sahilleri sağlık denetleme kurulu. Geçmişi çok eskilere dayanan ki üç yıldan fazla olduğu söylenen ama yüz elli yıldan beri resmi olarak sürdürülen bir kurum. Bu kurumun amacı salgınların bir ülkeden başka ülkeye geçmesinin önlenmesi için bir kontrol mekanizması olmak ki o yüzden ülkeye giren her gemi, her araç, her uçak bu kurum tarafından geldiği ülkedeki hastalık olasılığına göre kontrol ediliyor ve her yurt dışından gelen gemiden, uçaktan, araçtan belli bir vergi alıp bu aldığı parayı sadece salgın hastalıklarda kullanmak, böylece herhangi bir salgın durumunda ülkede sağlık sorunlarını halletmek…

Burada toplanan para uluslararası kurumlar tarafından denetleniyor, harçların bedellerini uluslar arası kurumlar belirliyor ve harcamalar sadece onların onayı ile oluyor. Bu para sadece salgınlar için veya salgını önleyecek karantina binaları için eğitim merkezleri için harcanabiliyor. Sağlık bakanlığının bir çok binası bu kurum tarafından yaptırılmış ve kullanılıyor. Dediğim gibi bu kurum en az yüz elli yıllık bir kurum ve en son pandemi yüzyıl önce oldu, ortalama bu kurumun kasasında yılda bir milyar dolar civarında para birikiyor yani en son yüz yıl önce salgın olduğuna göre bu kasada yüz milyar dolar civarında para birikmiş olması lazım. Bu paranın harcanması sadece pandemi olduğu zaman dünya sağlık örgütünün kontrolünde harcanabiliyor…

İşte bu yıllar tam da pandemi zamanı pandemide kullanılan aşılar, ilaçlar sağlık personelinin fazla mesai ücretleri, hijyen malzemeleri daha bir çok gider hudut sahillerinin bu yüzyıllardan beri biriken paraları ile oluyor yani devlete ekstra bir yük getirmiyor…

Bazılarının iddia ettiği gibi paramız olmadığından aşı alamıyor veya paramız olmadığından sağlık personeline ek ücret ödeyemiyor değiliz. Burada amaç eğer pandemiyi bahane edip buradaki paradan nemalanmak değilse bu para tüm ilaç ihtiyacımızı, tüm aşı ihtiyacımızı, tüm sağlık çalışanlarının ekstra masraflarını karşılar, çok daha fazlası artar bile ama tabi iyi niyetliysek, har vurup harman savurmazsak. Eğer diğer ülkelerin 10 dolara aldığı aşıyı biz daha fazla para veriyorsak arada nemalanıyoruz demektir. Eğer sağlık personelinin ek ücretini yandaşa para kazandırmak için şehir hastaneleri veya benzerlerine harcıyorsak yandaşı zengin ediyoruz demektir. O yüzden pistleri kırıp pandemi hastanesi adı altında yapılar yapıp, bu yapılara ederinin üstünde para ödüyorsak birilerini zengin ediyoruz demektir. Dağıtılan ilaçlar sırf bakanlığın tanıdığı firmaya para kazandırmak için kullanılıyorsa, bu para boşa harcanıyor demektir.

Yani bazılarının iddia ettiği gibi sağlık için harcanan para devletin kasasından başka ödeme yapılacak yerden kesilerek değil yüzyıldan fazladır biriken ülkemize gelen her gemiden, her uçaktan, her arabadan, her tır'dan kesilen harçların birikmesi sonucu gelen paradan harcanıyor. Bu paradan dünya sağlık örgütü de para alıyor ve bu parayı bu imkanı olmayan ülkelere harcıyor. Bu para sadece pandemi ilan edildiği zaman pandemi koşulları için harcanıyor. Yani yüzyıldır pandemi ilan edilmediği için ilk defa geçen yıl harcanmaya başladı.

Atalarımız geçirdikleri salgınların tecrübesi ile ne güzel kurumlar oluşturmuşlar, ne güzel önlemler almışlar, bize düşen ise bu imkanları akıllıca kullanıp gelecek nesillere bırakabilmek, sağlıklı bir toplum inşa edebilmek… Bunu da beceriksizlik ve aç gözlülükle heba ediyorsak ne diyeyim…

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)