Ülkemiz büyük bir aşılama seferberliği içinde, tüm sağlık kuruluşları halkı biran önce aşılayıp bu salgını durdurmak için büyük bir koşuşturma içinde ama bu arada normal olması gereken hasta muayeneleri, bebek aşıları ve takipleri gebe takipleri, aksamış durumda…

Daha önceki yazılarımda yazmıştım, "biz aşılamada dünyanın en organize sistemine sahibiz, günde bir milyon aşı yapabiliriz, bunun üzerine çıkarsak diğer hizmetler aksar" diye… Ama sağlık bakanımız aile hekimlerini hiç bir şey yapmayan işlevi olmayan kurumlar olarak gördüğü için veya aşı yüzünden aile hekimlerine muayene olamayan hastalar devlet hastaneleri de dolu olduğu için mecburen özel hastaneye gitsin, bu arada ben de kazancıma kazanç katayım diye düşündüğü için aşılama sayısını bir milyon beş yüz binin üzerine çıkarmaya zorluyor, hatta iki milyon aşı günde yapabilmenin yollarını arıyor, üstelik bunu hiç bir ek ödeme vermediği aile hekimleri ile yapmaya çalışıyor. Bu eşyanın tabiatına aykırı ve bu yoğunluk aile hekimleri merkezlerinde kaldırılamaz…

Evet aşılamada ilk altı ayda mutlaka % 60'ın üzerine çıkmak gerekiyor, etkin mücadele ancak o zaman mümkün, bizim de altı ayı doldurmamıza şurada bir kaç gün kaldı, telaş da biraz o yüzden, bir de tabi turizm mevsiminin açılması, turistin ülkemize rahatça gelebilmesi, ancak aşılanma oranlarımızın yüksekliğine bağlı bir kez daha turizmsiz bir sezonu geçirmeyi göze alamayız, nerdeyse tek gelir kaynağımız turizm…

Ama bunun sorumlusu sağlık çalışanları değil,, zamanında aşıyı getiremeyen, halkın menfaatinden çok kendi menfaatini düşünen beceriksiz yöneticilerde, şimdi telaşla ve sağlık personelinin adeta sırtından kan alarak aşılamayı hızlandırmaya çalışıyorlar. Keşke bunu daha önce bize ayrılmış olan Biontec aşısını ülkemize erkenden getirip, sistemli, düzenli, günde bir milyon kişiyi aşılayıp hem halkı sağlık hakkından etmeden hem de bilhassa aile sağlığı merkezleri olmak üzere sağlık çalışanlarının iki ayağını bir pabuca sokmadan halletseydik.

Bu yüzden aile sağlığı merkezlerinde karmaşa, kavga, sosyal mesafenin hiç sayılması, hastaların mağdur, sağlık çalışanlarının da telaşlı ve iş göremez hale gelsin. Bir de bu duruma internet alt yapısının yetersizliği eklendiğinde sistem kilitleniyor, sisteme girilmeden aşı yapılması sıkıntılı olduğu için de aşılar daha fazla aksıyor, bu da daha fazla karmaşa, daha fazla kaos, kavga, salgın demek oluyor.

Zaten aylardır giderilmeyen sağlık sorunları, kontrol edilemeyen kronik hastalıklar, tedavi edilemediği için ilerleyen hastalıklar yüzünden mağdur olan vatandaş bir de aşı çilesi içindeki doktoruna ulaşamamanın hüznünü yaşıyor.

Toplumda aşılamanın hızla olabilmesi için bir kurumda üniversitelerde, okullarda, AVM'lerde,  camilerde aşılama merkezlerinin kurulup, aşılamayı buralarda çok hızlı şekilde yapmak gerekiyor. Aşılamada aile sağlığı merkezlerinin yoğun olarak kullanılması, hem buradaki işleri aksatıyor ve bu yüzden de halkın ucuz sağlıklı ulaşabilir sağlık hakkı elinden alınıyor hem de çalışanları tükenmişlik sendromu içine itiyor.

O yüzden diyorum ki ya aşılamayı bir milyonun altında tutun ya da yeni aşılama merkezleri açın. Bir saate yüz yirmi aşı randevusu atıp aile sağlığı merkezlerini felç ederek bu sorunu çözemezsiniz.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)