Binlerce yıldır yılan zehirinin bir çok hastalığa iyi geldiği bilinmektedir, o yüzden de yılan tıbbın sembolü haline gelmiştir. Zehirlerin kullanımı tıpta çok yaygındır, bir çok ilaç zaten şifa kaynağı veya ölüm sebebi olmasını dozunda bulundurur. Yani bir maddenin ilaç mı zehir mi olduğu tamamen dozu kullanımı, geçirdiği aşamalarla belirlenir.

Çok sevdiğim doktor ablam eski MHP milletvekili Nesrin Ünal ve oğlu Hicazi Ünal bir buçuk yıl önce yılan serumunun coronaya iyi geldiğini söylediğinde doğrusu şüphe ile karşılamıştım. Ama şimdi Amerika'da gazetecilik yapan yeğenim Dilge Timoçin'in haberini okuyunca bunun doğru olabileceği inancım çok arttı. Daha önce maymunlarla yapılan deneylerde yılan zehiri verilen atlardan elde edilen serumun coronaya karşı iyi geldiği Brezilyalı araştırmalardan okumuştum. Ona da şüphe ile yaklaşıp bu konunun üzerinde hiç durmamıştım. Yeğenimin haberinden sonra Phizer ve Merk gibi çok büyük ilaç firmalarının bu işe el attığını ve bu şekilde ilaç üretmek üzere olduğunu görünce bu konuya ilgim daha çok arttı.

Gerçekten de Türk doktorlarının öngörüsü diğer dünya doktorların çok üstünde ama ne yazık ki imkan tanınmadığı için ilacı bulan Türk doktoru olarak litaretüre geçmemiz çok zor. Tıpkı aşıyı bulan tüm firmaların önemli yerlerinde hatta başında Türk doktorlarının olması ama bunun nimetlerinden Türklerin değil başka ülkelerim hatta büyük ilaç firmalarının faydalanması gibi…
Ama yine de coronaya karşı ilaç geliştirilmesi bu hastalıktan kurtulmamız için çok önemli bir adım. Eğer doktor Nesrin Ünal ve oğlu Hicazi Ünal'ı bir buçuk sene önce dinleseydik şimdi çok daha önce bu hastalıktan kurtulmuş olurduk.

İlaçtaki bu gelişmeler, piyasa sürülmesi daha çok uzun aylar  alacak. Ama insanlık için bu umudun olması aşı karşıtlarına rağmen bu hastalığı yenmemize artık pandemiden kurtulmamıza Covit-19'un endemik bir hastalık olup grip gibi davranış göstermesine neden olacaktır.

Bu ilaç sayesinde yoğun bakım ve ölüm riski çok azalacak, dolayısı ile kendimizi maske, mesafe gibi sıkıntılardan kurtarıp yeniden sosyalleşmenin, gezmenin, tozmanın, sinema, tiyatro, spor karşılaşması ve seyahatlere kavuşmamızı sağlayacaktır. Yine dostlarımızla, büyüklerimizle kucaklaşabilecek, özlemlerimizi giderebilecektir, ben çok umutluyum.

Benim tahminim her şey yolunda giderse Şubat sonu Mart başı gibi bu ilaç piyasaya sürülür ve seneye ilkbahara biz bu pandemiden kurtulmuş oluruz. Keşke ilaç üreten fabrikalarımızı, ARGE merkezlerimizi kapatmasaydık, tıpkı aşı üretim merkezimiz Hıfzısıhha'yı kapatma yanlışını yaptığımız gibi bu üretim fabrikalarımızı da yabancı firmalara sattık, elimizdeki ilaç firmaları sadece muadil ilaç üretebilecek aşamada, halbuki Cumhuriyet'in ilk yıllarında bile kinin üreten, magnesi kalsineyi üreten, Gripin gibi ağrı kesicileri üreten, afyondan üretilen bir çok ilacı bulan ve yapan, morfin gibi ilaçları üreten, daha bir çok çeşit ilacı kendimiz üreten, bir çok ülkeye ilaç satan bir ülke idik ama artık sadece dışa bağımlı bir ülkeyiz ve bizim ilaç üretmemiz ülkemiz sınırlarında neredeyse imkansız halde…

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)