Sözlerine “Korkuteli İlçemizin Dereköy Mahallesi sınırları içerisinde yer alan 1.972 dönümlük alana Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından on yıl süreyle kömür madeni ocağı ruhsatı verildiği, hepimizin malumudur.” diye başlayan TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi CHP Antalya Milletvekili Cavit Arı, “Bu alanda açılmak istenen kömür madeni ocağı sadece Dereköy’e değil, bütün Korkuteli İlçesi’ne hatta Antalya’mıza karşı büyük bir risk oluşturmaktadır. Maden ocağının Dereköy’ün en önemli su kaynağı olan Korkuteli Çayı’na barajına ve onları besleyen su kaynaklarına, 17 köyün sulu tarım yapılan 1.sınıf tarım topraklarına ve tozuyla insan ve hayvan sağlığına zarar vereceği çok açıktır.” dedi.

Açıklamasında “Dereköy halkı ve çevreci sivil toplum kuruluşları bu kömür madeni ocağının açılmasına karşı örnek bir mücadele vermektedir. Biz de onların sesini bu süreçte duyurmaya çalıştık. Bu nedenle, ilk olarak Haziran ayında Dereköyü ziyaret ettik. Akabinde bir basın açıklamasıyla birlikte Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a ve Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye 16.06.2020 tarihli yazılı soru önergelerimizi verdik.

Vermiş olduğum yazılı soru önergeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanının 4 Ağustos 2020 tarihli cevabında “Söz konusu kömür madeni işletmelerine ilişkin Bakanlığımıza ve Antalya Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğümüze yapılan herhangi bir ÇED başvurusu bulunmamaktadır.” cevabı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanının 5 Ağustos 2020 tarihli cevabında “10 yıl süreyle işletme ruhsatı verilmiştir. Ancak kömür üretim faaliyetlerine başlanabilmesi için şirket tarafından işyeri açma, çalışma ruhsatı, mülkiyet izni ve ÇED izni alınması gerekmektedir. Tüm bunların tamamlanmasından sonra tekrar tarafımıza başvuru yapılacaktır.” cevabı ve son olarak Tarım ve Orman Bakanının 4 Ağustos 2020 tarihli cevabında ise “Kömür ocağı tarım dışı amaçlı arazi kullanımı talebi ile ilgili Korkuteli Belediye Başkanlığı tarafından Bakanlığımız Antalya İl Müdürlüğüne başvurulmuştur. Söz konusu talep, sulu mutlak ve sulu marjinal tarım arazisi sınıflarında olduğundan uygun görülmeyerek reddedilmiştir. Ayrıca konu Antalya İl Toprak Koruma Kurulu gündemine alınmış ve talep kurul tarafından oy çokluğu ile uygun görülmeyerek reddedilmiştir.” cevabı tarafıma ulaşmıştır.

Antalya İl Toprak Koruma Kurulu bu yanlışlığa dur demek için oy çokluğuyla red kararı vermiştir. Ancak ne acıdır ki; tarımı geliştirmek, tarım topraklarını korumakla görevli Tarım İl Müdürünün, Vali Yardımcısının ve Milli Emlak Müdür temsilcisinin toplantıda red değil de kabul oyu verdiklerini üzülerek öğrendik.

Şimdi bu red kararını bypass edebilmek amacıyla alan daraltmasına gidilerek yeniden işletme ruhsatı alınmasına çalışıldığını öğrenmiş bulunuyoruz.

Bu gelişme üzerine ilgili Bakanlıkların 2021 yılı bütçelerinin görüşüldüğü TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda bizzat tarafımdan ayrı ayrı 3 Bakana da Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli’ye 5 Kasım 2020 tarihinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’e 11 Kasım 2020 tarihinde, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a da 20.11.2020 tarihinde durumun hassasiyeti tekrar sözlü olarak bir kez daha dile getirilmiştir.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı ile Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafıma yazılı olarak cevap vermiş olup, yazılı cevaplarında daha önce yazılı soru önergeme verdikleri cevapların aynısını yazmışlardır.

Son olarak da üç gün önce TBMM Genel Kurulunda, Tarım Bakanlığının Bütçesinin görüşüldüğü 14 Aralık Pazartesi günü, Tarım Bakanı Bekir Pakdemirli’ye konuyu yeniden özel olarak anlattım. Kendisine bir not vermemi istemesi nedeniyle acele bir şekilde ayaküstü de olsa elle yazdığım bilgi notunu Sayın Bakana verdim” diyen Arı sözlerini “Şu net bir şekilde bilinmelidir ki her üç Bakan da tarafımdan yapılabilecek olan her türlü bilgilendirmeyle konuya ilişkin bilgi sahibi yapılmış olup hiçbirisi bizim haberimiz yoktu diyemez. Ve nihayetinde tüm bu girişimlerimize rağmen söz konusu maden ocağına işletme izni verilirse tarım topraklarımız, su kaynaklarımız, çiftçilerimiz ve hatta bölgedeki tarihi eserlerimiz zarar görecektir ki bu durumda tüm sorumluluk AKP’nin, AKP’li Bakanların ve AKP’nin her şeyi maddiyat olarak gören, çevreyi korumayan, tarıma, çiftçiye, köylüye sahip çıkmayan anlayışının ve ortağı olarak destek verenlerin olacaktır.” diyerek bitirdi.