Babamla Hulusi amca hem aynı köylü hem de meslektaşlardı. Aynı zamanda mahallede bahçe duvarı bir komşuyduk da.
70’lerin 80’lerin güzel komşuluklarını, dostluklarını düşünün. Küçük mahallenin kocaman birer ailesi gibiydik hepimiz.
Hulusi amca kısa boylu, tıknaz, şişman bir amcaydı. O gün bizim bahçeye gelmişti. Babamla bahçede birer tahta sandalyeye oturmuşlar sohbet ediyorlardı. Bahçede gurk tavukta civcivlerini yemliyordu. Küçük sevimli, sarı civcivler güneşli havanın keyfiyle de bir taraftan öbür tarafa koşturup, annelerinin gösterdiği yemleri yiyip sularını içiyorlardı.
Ben de 8’li 9’lu yaşlardaydım. Civcivlerin peşinde koşturup, elime alıp seviyordum. Ne güzellerdi sarı sarı civcivler. Kanatları da minicik minicikti. Acaba bunlarda kuşlar gibi uçarlar mıydı !? Eğilip bir sarı civcivi avuçlarımın için aldım. Ne de tatlı bir şeydi bu. Yeniden o soru geldi aklıma “Acaba uçar mıydı ki!?”
Bir an babamı ve Hulusi amcamın bahçede olduklarını unuttum. Civcivi avuçlarımın arasında havaya doğru kaldırdım. Biiir, ikiii ,üüüüç dedim veee…Eveeet çocukluğumun verdiği bütün güçle havaya fırlattım.
Civciv sırt üstü yerde:” civ civ !” diye acı acı bağırmaktaydı. Bir an babamın sesini duydum: “Karnı patlamış!”
Bu sözün arkasından suratımda ateş çıkartan tombul bir elin şamar sesini acıyla hissettim.
Hulusi amca yaratana sığınıp bana öyle bir tokat atmıştı ki bu gün bile civcivlerin uçamayacağını öğrenmiş oldum.
Babam iğneye ipi taktı, civcivin karnını dikti. Ama ömrü uzun sürmemişti civcivin…
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri