Antalya Tabip Odası bir yazı yayınladı, bu yazıda benim de çok sevdiğim bir arkadaşım olan bir hekimin belediyenin merkez ilçesinden bir ilçenin daha pasif bir istasyonuna gönderilmesini, onların deyimi ile sürgün edilmesini, doktor arkadaşımın belediye danışmanı olan kişi ile maske tartışmasına girip onun şikayeti üzerine olduğunu bu yüzden de görevini yapan arkadaşımın görevine dönmesi gerektiğini yazmışlar, bu konuda da basın açıklaması yapmışlar.

Bu konuda "hekim arkadaşımın haklarını savunmak açısından doğru bir davranış olarak görülse de kişilerin isimlerini yazmadan önce keşke o kişilerin de görüşlerini düşüncelerini alsalardı ve ona göre karar verselerdi" diye düşünüyorum, böyle hiç  konuşmadan isim vererek bir kişiyi suçlamak, tek taraflı dinleyip ön yargı ile karar vermek bizim özlem duyduğumuz adaletli olmaya ne kadar yakışıyor?

Ama şimdiki iktidarın yaptığı gibi benden değilse kesin suçludur mantığı ile yargısız infaz etmek, adaletli davranması gereken, zaman zaman bilirkişilik için de danışılan resmi bir kurum yöneticilerini ve kurumun itibarını zedelemiyor mu?

Bu konuda Tabip Odası yöneticilerinin SES sendikası üyesi ve yöneticisi olmuş olması suçlanan kişinin başka bir sendikanın BİRLEŞİK KAMU İŞ  Federasyon Başkanı olması akıllara başka sorular getiriyor. İktidara karşı en başarılı mücadeleyi vermiş bu iki güzide sendikanın birbirine düşmesinin getireceği sonuç en çok kimin işine yarar bir düşünün isterseniz. Aralarındaki rekabetin yargısız infazlarla farklı boyutlara taşınması zaten hiç bir hakkını alamayan sağlık çalışanlarını da bu sendikalarda bir işe yaramıyor daha kendi aralarında savaşıyor diye sendikacılıktan soğutmaya yaramaz mı?

Bu kişi sıradan bir kişi de olabilirdi, adını açık açık yazmadan önce "bu konuda ne diyeceksiniz" diye sormak, ona söz hakkı tanımamak nasıl bir aymazlıktır? Kaldı ki bu kişi çok tanınmış Antalya siyasi arenasında sözü geçen ağırlığı olan bir kişidir, böyle bir kişiye itibar suikastı yapmak Tabip Odası yöneticilerine ne kazandırır, sağlık çalışanlarına ve hekimlere ne kaybettirir, iyice düşünmek lazım…

Ben olayların nasıl geliştiği, ne gibi sorun olduğu üzerinde durmak istemiyorum, eğer zaten Antalya büyükşehir belediye başkanı bir kişinin şikayeti ile doktorunu yanına çekip sormadan "nasıl oldu bu olay" demeden yargısız infaz edip bu yer değiştirmeyi yaptıysa onu da bunu sormak gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu iktidarda gördüğümüz ve çok eleştirdiğimiz siyaseten ağır basanın lafı ile hiç sormadan, sorgulamadan sürgün kararı alınıyorsa bizim adaletten umudumuz hiç kalmadı demektir ve bu da korkunç bir şeydir.

Adaletsizlikten şikayet edenlerin öncelikle adaletli yöneterek ve adaletli kararlar vererek adaletsizlikle savaşması gerekmez mi? Evet üye meslektaşını savunmalıdır oda ve arkasında durmalıdır ama bunun yolu başkasının ismini söyleyerek değil gerekirse belediye başkanına çıkıp durumu sorarak olmalıdır, her halde herkesin çok rahat ulaşabildiği Muhittin Böcek başkanın tabip odası başkanına randevu vermekte gecikmezdi.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)