Felsefe; Asla bir oyun olamaz...! Ancak, ufku açmak ve perdelerin ötesine ulaşmak adına yapılan, düşünce çarpıştırmalarını oyunsal görebiliriz... Öte yandan; bir gerçek de var ki artık klasik felsefe raflarda yerini almaya başlamıştır. Son yüzyılda klasik felsefenin yerini çok geniş bir yelpazeye sahip olan, 'Kuantum felsefesi' almaya başlamıştır. Doğrusu da budur.... Ama klasik felsefenin değişmez temel kurallarından biri olan 'Sevgi ve Arayış' asla değişemez... İster entellektüel olsun, ister dağda ki çoban veya profesör olsun; felsefe konusunda çoğu, hep yanlış söylem içerisindeler... Kısacası bu ve buna benzer zaatlar cümlelerine süslü kelimeler ekleyerek, laf kalabalıklarıyla yapılan seramonik söylemlerini felsefe diye satarlar... Farklı bir söylemle, felsefe yaparlar. Halbu ki tüm tasavvufları bir kenara bırakın, kutsal kitab Kur-an ı Kerim'de ki 'Necm Süresi'n de, felsefenin temel kurallarından birisi olan arayışın geldiği son noktayı işaret eder. "O da şudur ki 'Sidretül mündeha'..." Yani felsefenin temel birinci kuralı olan 'sevgi' ile başlayan yolculuğunuz sizi sidretül mündeha'ya götürür... Hatta; 'Kuantumu da düşüncesel olarak harmanlarsanız Kur-an'ın bilimine ve ilmine ulaşır; bir 'Yunus' olursunuz.... Yani bir 'HİÇ' olur, ilimin, ilimi ni bile sorgulamaya başlarsınız !... 'Sevgi', 'Doğru bilgi' ve 'Gerçeği arayış' gibi birçok temel kavramın toplamına verdiğimiz felsefenin geldiği son noktası da budur... Dahası da var ki; TOPLUMDAN GİZLENEN GERÇEKLER; FELSEFENİN DOĞASINA ZIT BİR KAVRAMDIR..... Gerçekte kutsal kitabımız Kur-an'ın bile temel esaslarını oluşturan bu kavramları çoğumuz bilmiyoruz. Çünkü toplum olarak uhrevi kılavuzumuz olan kutsal kitabımızın temel farzına bile gerçekten çoğumuz uymuyoruz.... Eğer uysaydık; bugün ne Ramazan Kalkan'la ne de RA ile uğraşmıyor olacaktık. Bu nedenle 'felsefeyi' ve 'kur-anı' bu topluma doğru anlatmalı. İşte o zaman gerçek aydınlanmayı yaşayacağımızdan hiç şüphem bile yok... Elif-ı bir şekilde, esen kalın... Sevgilerimle... (RA)