Eğitimdir ki, bir ulusu ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır, ya da bir ulusu esaret ve sefalete terk eder.
Mustafa Kemal ATATÜRK
İnsanın Tarım ile Öğrenmeye Başlaması ve Bilgi Aktarımı Süreci
İnsan, tarımla uğraşmaya başladığında doğadan öğrendiklerini sonraki kuşaklara aktarma ihtiyacı hissetmiştir. Öncelikle aile içinde, annenin yavrularına gıdaya ulaşmayı öğretmesiyle başlayan bu süreç, zamanla mesleklerin babadan oğula aktarıldığı bir bilgi paylaşımı şekline dönüşmüştür. Yazının icadı ve matbaanın geliştirilmesi, bilginin aktarılmasını yaygınlaştırmış, sanayi devrimiyle gelişen teknolojik araçlar (kalem, daktilo, bilgisayar gibi) sayesinde bilginin sistematik bir şekilde üretilmesi ve aktarılması mümkün hale gelmiştir. Ancak bu süreçte bazı toplumlar temel bilimleri, felsefi sorgulamayı, soyut düşünmeyi ve analitik yaklaşımları önemseyerek gelişmişken, öğrenme becerilerini geliştiremeyen toplumlar geride kalmıştır.
Bilginin teknolojiye dönüşmesi ve metalaşması, sosyal eşitsizliklerin artmasına ve zengin-yoksul arasındaki uçurumun derinleşmesine yol açmıştır. Ancak bu durumun, eğitimin ve öğretimin amaçladığı veya desteklediği bir sonuç olmadığı açıktır. Eğitim ve öğretimin temel amacı, bireyleri çok yönlü bir şekilde donatarak toplumun gelişimine katkı sağlamaktır.
Eğitim ve Öğretmenin Rolü
Gelişmiş ülkelerin başarısında, okul ortamı kadar öğretmenlerin bilgi birikimi ve deneyimleri de önemli bir rol oynamaktadır. Eğitim sisteminin en önemli aktörü olan öğretmenler, öğrencilerin farkındalıklarını artırmak, bilgi, görgü ve anlayış kazandırmak için çalışmaktadır. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki Köy Enstitüleri modeli, ülkenin kalkınma hedeflerine ulaşması için nitelikli insan gücü yetiştirme açısından önemli bir girişimdir. Ancak bu model, iç ve dış müdahaleler nedeniyle uygulamadan kaldırılmıştır.
Öğretmenlik, bir iş kapısı değil, adanmışlık gerektiren bir meslektir. Öğretmenler, öğrencilerine daha fazla bilgi aktarabilmek için kendilerini sürekli geliştirir. Ancak son yıllarda ekonomik zorluklar ve liyakate dayalı olmayan uygulamalar, öğretmenlerin motivasyonlarını olumsuz etkilemekte ve tükenmişlik hissi yaratmaktadır.
Eğitim sistemindeki en önemli aktör ve role model elbette ki öğretmendir. Cumhuriyetin ilk yılarındaki eğitimin ve Köy Enstitülerinden yetiştirilen eğitimin yetiştirdiği eğitimcinin tak ve nihai amacı; öğrencilerin farkındalığını artıracak bilgi, görgü ve anlayış kazandırmaktı. Hiç bir öğretmen, hoca, bilgin, bencillik yapıp bilgisini saklamaz, bilgisini öğrenmek isteyenlere ile paylaşır. Öğretmenlik bir iş kapısı değil, bir yaşam anlayışı olarak tam bir meslek adanmışlığıdır. Öğretmen işe değil, okula içtenlikle gider. Öğretmenlik heves ve yardım etme tutkusu ile yapılan bir meslek olarak zamana bakılmaksızın sürekli yapılırdı. Bizler ilkokulda ve ortaokulda etütlerde ve ödevlerimizi gece dahi çoğu zaman öğretmenlerin kontrolünde yapardık.
Öğretmen için yaşları ne olursa olsun öğrenmek isteyenlere bir şeyler öğretmek, onları nitelik eğitim vererek onların evrensellik düzeyinde gelişmişliğini sağlamaktır. Bunun için maaşının yetersizliğine rağmen, okumak ve kendilerini geliştirerek öğrendiklerini öğrencilerine daha fazla bilgi aktarmaktadırlar. Bu yolda çoğu zaman maddiyat ile ölçülemeyecek büyük bir gururla ve huzurla yapmaktadırlar. Ancak son yıllarda çok sık basına yansıyan araştırma sonuçlar ekonomik zorluklar yanında liyakate uygun olmayan durumlar nedeniyle hevesiz, moralsiz ve tükenmişlik duyguları yaşadığı görülmektedir.
Öğrencilerin Kültürel ve Akademik Yetersizlikleri, Üniversiteye Kadar Taşınan Bir Sorun Olarak Karşımıza Çıkmaktadır.
Mevcut durumda geleceğin bilim ve teknoloji üretimi yapacak bir insan potansiyeli sağlayamadık. Çok sayıda nitelikli insanımızı beyin göçüne maruz kaldı. Bu bağlamda nitelikli öğretmen eksikliği yanında yetiştirilen nitelikli insanın ülkemizde tutulması sorunu aşikâr.
Dünyanın gelişindeki en belirgin tecrübesi olan nitelikli başta fen okur-yazarlığı ve eğitimi modelinin günün koşullarına uygun olarak yenden düzenlenmesi, öğrencilerin öncelikle el becerileri ve zihinsel motor gelişim sağlıklı tamamlanması, sonrada temel bilgileri başta ekoloji ve tarih bilgisi kazandırmalı. Sonrada insanın soyut düşünme becerileri gelişimine bağlı olarak sosyal analiz becerisi, felsefi dünya görüşünün oluşumuna ortam sağlanmalı. Dışarıdan müdahale değil, kişinin kendisinin kendisi olması için insani değerler, erdemlilik eğitimi yanında mantık, felsefe ve diyalog gibi ders ve sosyal ortam hazırlanmalı. Hemen her ülkede seçkin liselerin tercih edilmesinde sanırım yaratılan ortam etkili olmaktadır. Türkiye’nin mevcut eğitim kalitesi Ortaöğretim Sınav sonuçları, ÖSYM, PISA ve KPSS sınav sonuçları hepimizin bilgisi dâhilinde. Günümüzde üniversiteye gelen öğrencilerin ciddi kültürel yetersizlikler yanında temel bilimlerden yetersi geldiği çok aşikâr. Hiçbir kitap, gazete okumamış ve okuma alışkanlığı olmayan, not tutamayan öğrencilerin kalemsiz deftersiz cep telefonları ile sınıflara gelmesi akademik çevrelerde en çok konuşulan durumlardandır. Sorumluk duygusu taşıyan bir öğretici olarak ülkem adına üzüntü duymadan edemiyorum.
Eğitim ve Öğretme Yetiştirme Modeli Yeniden Düzenlenmeli
Eğer bir toplumun geleceği nitelikli insan yetiştirilmesine bağlıysa, eğitime ve öğretmene yapılan yatırım önceliklendirilmelidir. Ülkemizin uzun ve kısa vadeli hedefleri belirlenerek bu hedeflere uygun bir eğitim felsefesi oluşturulmalı, öğretmenler için lisansüstü eğitim zorunlu hale getirilmelidir. Eğitim sisteminde öğretmenlerin saygınlığı artırılmalı, maaşları iyileştirilmeli ve sürekli eğitimle mesleki gelişimlerine destek olunmalıdır.
Eğitimde Reform ve Öğretmenlerin Desteklenmesi
Öğretmenlik mesleği her şeyin üzerinde ülkenin öncüleri olarak her yönden iyi eğitilmeli ve sürekli eğitim içinde zinde olmaları sağlanmalı.
Meslek saygınlığı için öğretmenin toplumdaki saygınlığının niteliğini yükseltmek gerekir. Öğretmenlere sözde değil, önce içten olarak “bana bir kelime öğretene minnettarım” diyen anlayışı benimseyen ülke olarak öğretmenin maaşı, toplumda en üst düzeyde saygınlık sağlanmalı. Çok önemsediğimiz Finlandiya eğitim modelindeki gibi öğretmenlerin lisansüstü eğitime tabi tutulması. Türkiye’nin eğitim sistemini amaca uygun yeni bir felsefi model oluşturmak için ülkenin uzun ve kısa süreli amacını belirleyerek eğitimde o doğrultuda yönlendirmesi gerekiyor.
Bu duygu ve düşüncelerle, tüm öğretmenlerin bu anlamlı gününü kutluyor, şahsımın gelişiminde emeği olan öğretmenlerime en derin saygılarımı sunuyorum.
24 Kasım 2024, Adana