Turizmin önemli saç ayaklarından olan transfermenlik ve otel rehberliği mesleklerine kendi gençlerimizin ilgisizliği mi var ya da biz mi onlara ilgisisiz?

Misafirin havalimanında karşılanması-uğurlanması ile  otelden havalimanına ve havalimanından otele transferinin sağlanmasından sorumlu olan transfermenlik mesleği ile; misafirin otelde konaklaması süresince sorunlarının çözümlenmesi ve tur satışının yapılmasından sorumlu olan otel rehberliği işkoluna kendi rehber adaylarımızı muhakkak  yönlendirmeliyiz.

Yurdumuza büyük tur operatörlerinin kadrosunda gelerek transfermenlik ve otel rehberliği yapan yabancı şahıslar, Türkiye tecrübelerinin ardından Mısır, Tayland, Küba ve Vietnam gibi diğer turizm destinasyonlarında çalışıyorlar. Çünkü Türkiye, Dünyanın resmi olarak  ilan edilmemiş transfermen ve otel rehberi yetiştirme okulu.
20’li yaşlarında bu işlere başlayanlar orta yaşlara geldiklerinde pek çok ülkenin tur programlarını, otel dinamiklerini, kültürel dokusunu  ve turizm politikasını yorumlayan  şahıslara dönüşüyorlar. Transfermen ve otel rehberi istihdam havuzunda yerli istihdam oranı ise çok düşük. Kendi oluşturduğumuz iş kolunun yetiştirebileceği dünyayı bilen, çok dil öğrenebilecek, farklı ülkelere uyum sağlayabilecek kaliteli insanı, “bilinçli susma yaparak  ve tepkisiz kalarak” başka kanallardan istikbalde işimize yaramayacak şekilde ısrarla ithal ediyoruz.

Tur operatörü cephesinden konuya baktığımızda ise işin yürütülmesine odaklanmış ve hızlı karar verme süreçlerinin olduğu bu yapıda yurt dışından personel temin eden şirketler ilgili yabancıları getiriyor ve çalıştırıyor. O da tabii ki kendi işine bakıyor, sanki bu konuda ciddi bir devlet aklı ve dokunuşu gerekiyor.

Sayıları seksene ulaşan turist rehberliği bölümlerinde eğitim gören öğrenciler öncelikli olarak bu işkollarında yaz aylarında istihdam edilmelidirler.

Mezun olana kadar sahayı tanıma ve sektörel dinamikleri öğrenmiş olmaları hedefine odaklanılmalıdır.
Dünyayı tanıyan, operasyonel yetenekleri gelişmiş bireyler yetiştirmek için gençlere sorumluluk vermeliyiz. Biz bu işi yapar isek dil yetenekleri ve turist psikolojisini anlama yetileri gelişecektir. Farklı ülke tecrübeleri ile yurt dışında da hayallerini gerçekleştirebilecek gençler uyum sorunlarını rahatça halledeceklerdir.

Beyin, kıyaslamalar üzerinden çalışır. Çok gören, çok şeyi tecrübe eden sorunlara da daha rasyonel çözümler üretir.

Savunma sanayinde çok sık duyduğumuz “yerli ve milli” gayesi konu turizm olunca “işi yapsın yeter” gayesine dönüşüyor.

Doğru Eğitim—Amaca Uygun Staj—Sektörel Kilit Kurum ve Kuruluşlarla Temas Zinciri esnasında da “ yerli ve milli” diyenlere olan ihtiyaç büyüyor.

Çok bilmek artık yetmiyor, çok gezmek ve çok adam tanımakta gerekiyor

Dünyanın yolunu yordamını bilen, bilirken de kendi değerlerini unutmamış turizmciler bol olsun diyorum.

Mustafa Yalçın YALÇINKAYA
ANTALYA REHBERLER ODASI BAŞKANI