Basketbolun büyüsü sadece sahada atılan sayılarda, yapılan bloklarda ya da son saniye üçlüklerinde gizli değildir. O büyü, aslında bir milletin ortak hayallerinde, kenetlenmesinde ve aynı heyecanla tek yürek olmasında saklıdır. İşte 12 Dev Adam, bu büyüyü bir kez daha yaşattı bize. Avrupa Şampiyonası’nda final oynayıp ikinci olmak, kâğıt üzerinde bir “yarım başarı” gibi görünse de, aslında Türk basketbolu için dev bir adım, milyonların gönlünde kazanılmış bir zaferdir.
Yıllardır futbola yapılan yatırımların gölgesinde kalan basketbol, aslında sporun gerçek anlamını bizlere hatırlattı: Mücadele etmek, inançla sahaya çıkmak, sonuna kadar pes etmemek… Finalde alınan mağlubiyet elbette üzücü olabilir, ama bu tabloya bakınca üzülmek yerine gururlanmak gerekir. Çünkü 12 Dev Adam, sahada yalnızca bir takımı değil, koskoca bir milleti temsil etti.
Unutmamak lazım ki, bu yolculuk sadece bugünün başarısı değil. Yıllardır altyapılarda yetişen gençler, ter döken antrenörler, alın terini sahaya koyan oyuncular bu günlerin mimarı oldu. Artık çocuklarımız sokakta basketbol topunu yere vururken, potaya attıkları her şutla “Ben de bir gün 12 Dev Adam gibi olabilirim” diyebilecekler. İşte asıl kazanç bu.
Finalde kupayı kaldıramadık belki, ama gönüllerde birinci olduk. Avrupa’nın zirvesine çıkamasak da, Avrupa’nın vicdanında, kalbinde biz varız. Bu ikincilik aslında yeni bir başlangıcın işareti: Daha çok çalışarak, daha çok inanarak, bir gün o kupayı kaldıracağımızın teminatı.
Teşekkürler 12 Dev Adam… Bize bir kez daha gurur verdiniz. Siz sadece Avrupa ikincisi değil, Türkiye’nin kalbindeki gerçek şampiyonlarsınız.