Bu aralar ülkemizde tuz sıkıntısı patlak verirse şaşmayın!

Öyle tuz deyip geçmeyin.
Tuzun sadece sofrada kullanıldığını zannetmeyin.

Oteller, siteler, konutlarda yüzbinlerce ton tuz, arıtma suyu için kullanılıyor.

Turizm tesisleri, hamam sektörü tuz odaları için tuz satın alıyor.

Kimyasal ürünler için tuz tüketiliyor.

Milyonlarca kişinin her gün bir tutam tuz attığını söylemiyorum bile.

Hele Nusret'i taklit eden içimizdeki Nusret'leri de düşünürsek, tuz lezzet, sağlık, hatta ünvan bile sunuyor.

Aldığım bilgiye göre bu aralar tuzlarımızın çoğu Ukrayna'ya gidiyor.

"Ne alaka!" dedim...
Ukrayna'daki tuz üretim noktaları bombalanınca, Türkiye için para kazanma ortamı doğdu.

Türk iş adamları haklı olarak ülke içine satmaktansa ülke dışına trink paraya mal satmayı öncelik ediniyor.

Adı üstünde iş adamı...
İşine ne gelirse onu satar, ondan kâr erder.

Fakat ülkemizde arz azalırsa, fiyatlar patlar.
Şu an tuz konusunda bir sıkıntı var, fiyatlar yükseliyor.

Hükümet konuyu takip etmeli, enflasyonu tetikleyecek sorunu çözmeli...
İç piyasadaki arz-talep dengesine göre gerekirse tuz ihracatına kısıtlama getirmeli.

İhracat döviz demek,
İç piyasa arzını etkileyecek ihracat ise sadece ihracatçının kazanması demek.

Demedin demeyin!

ÇEKİNMEDEN SORUN!

Meslektaşlarımı eleştirme konusunda genelde geri duran bir insanım.

İşin ahlaki boyutu var ise geri durmak bir yana, acımasızca eleştiririm.

Akşam kuşağında AK Parti Genel Başkanvekili ve İstanbul Milletvekili Numan Kurtulmuş, Habertürk TV'de Serap Belet, Kürşad Oğuz ve Kemal Öztürk’ün gündeme dair sorularını yanıtladı.

Programı izleyen herkes, "şu soruyu da sor" diye içindeki kişi ile tartışmaya girdi, gazetecilerin can alıcı sorular sormasını istedi.

Muhalefetten isimler yayına katılınca özellikle taraflı gazeteciler öyle sinir uçlarına dokunuyor ki, sorular çok net ve sert.
Burada sorun yok.

Siyasetçi, her doğru cümleyle ve kurnazca kurulmuş soruyu yanıtlamalı.

Numan Kurtulmuş'un katıldığı programda ise meslektaşlarımın soru sorarken çok titiz davrandığını, kelimeleri özenle seçtiğini net gördüm.

Zihin altında aşırı şekilde "dikkat et" baskısını ben yayında gördüm, hissettim.

Örneğin ekonomi ile ilgili her soru kale duvarına çarptı, geri geldi.

Numan Kurtulmuş bir tane tatmin edici cevap vermedi.
Muhalefetin "ekonomiye dair öngörüsü, programı yok" dedi, Ak Parti'nin ne zaman enflasyonu, dövizi düşüreceğini söyleyemedi.

Her cevap kendi içinde soru getirmesi gerekirken, "madem bu ekonomi politikası doğru, neden bir sürü Merkez Bankası Başkanı ve Maliye Bakanı görevi devretti" sorusu sorulmadı.

Tatmin olunmayan, geveleyerek ve geçiştirilerek veriler her cevap, yeni soru olarak siyasetçiye dönmeli.

Cevap alınamadığı, ecek, acak, inşallah, maşallah ile tatmin olunmayacağı programda net hissettirilmeli.

Meslektaşlarım çok tutuktu, cevap alma konusunda eksikti.

Ya Ak Parti'nin tepesindeki bir insan Kurtulmuş'un, "konuyu bilmiyorum, çalışma yaparlar" türünde cevaplarına ne demeli!

Sorulara net cevap yok, ülkeyi muhalefet yönetiyormuş gibi topu onlara atmak ise en basit kaçış olmuş.

Hayata Seyirci kalmamanız dileğiyle.