Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), Türk siyasi tarihinin en köklü partilerinden biri olarak uzun yıllardır ülke yönetiminde söz sahibi olmuştur. Ancak son dönemlerde, partinin Batı dünyasına yönelik aşırı hayranlık ve bağımlılık derecesindeki yaklaşımı, yerel dinamiklerden ve milli değerlerden uzaklaşmasına neden oluyor.  

CHP’nin özellikle dış politikada ve toplumsal meselelerde Batılı aktörlerin beklentilerine göre pozisyon alması, partiyi adeta bir “Batı müritliği” konumuna düşürüyor. Avrupa Birliği’nin eleştirilerini içselleştirip, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını ikinci plana atan bir siyaset anlayışı, CHP’nin tabanında dahi ciddi rahatsızlıklara yol açıyor.  

Batı’nın demokrasi, insan hakları ve özgürlükler söylemini sorgusuz sualsiz benimseyen CHP, bu kavramların Türkiye’nin kendi tarihsel ve kültürel gerçekleriyle harmanlanması gerektiğini gözden kaçırıyor. Oysa gerçek anlamda demokrasi, ancak milli iradeye saygılı ve yerli bir perspektifle inşa edilebilir.  

CHP’nin Batı hayranlığı, sadece dış politikayla sınırlı değil. Parti, son yıllarda toplumun dini ve milli hassasiyetlerine yeterince duyarlı davranmamakla eleştiriliyor. Örneğin, laiklik ilkesini savunurken, dindar kesimlerin değerlerine karşı mesafeli duruşu, CHP’yi geniş kitlelerden uzaklaştırıyor.  

Ayrıca, Batılı STK’ların ve think-tank’lerin etkisi altında kalan CHP, Türkiye’nin bölgesel güvenlik kaygılarını yeterince önemsemiyor. Suriye’den Libya’ya, Doğu Akdeniz’den Kafkaslar’a kadar uzanan stratejik denklemlerde, CHP’nin Batı merkezli söylemleri, milli savunma politikalarıyla örtüşmüyor.  

CHP, eğer yeniden geniş halk kitlelerine hitap etmek istiyorsa, Batı’nın dayattığı siyasi ve kültürel kalıplardan sıyrılıp, Türkiye’nin kendi değerleriyle barışık bir çizgiye gelmelidir. Atatürk’ün “Yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi, körü körüne Batı yanlısı bir politikadan ziyade, dengeli ve bağımsız bir dış politika anlayışını gerektirir.  

CHP’nin Batı aşkı, partiyi adeta kör etmiş durumda. Türk siyasetinde kalıcı ve etkili olmak isteyen bir partinin, önce kendi milletinin değerlerine sahip çıkması gerekir. Aksi takdirde, CHP, Batı’nın gölgesinde kalmaya mahkûm bir siyasi oluşum olmaktan öteye gidemeyecektir.