Bugun...


Eyyüp AYDIN

facebook-paylas
KİMLİK BUNALIMI
Tarih: 15-09-2020 15:05:00 Güncelleme: 15-09-2020 15:05:00


İnsanlığın içerisinde bulunduğu kimlik bunalımından çıkarak ruhsal zenginliğe kavuşması için bedeninin isteklerinden zaruri ihtiyaçları dışında kaçması gerekir. İnsanlar, bedenlerini negatif bir varlık olarak algılayıp elbette bedenlerine yabancılaşmayacaklar. Önemli olan bedeninin isteklerini bilinçli şekilde yerine getirmek ve kendisini ahlaksızlığa iten bedensel arzulara karşı dirayetli olabilmektir.

 

İnsanlar, kendisini ve çevresini en iyi şekilde tanıyıp değerlendirdikten sonra, yaşama karşı tavır almalıdır. Böylelikle yaşama karşı en doğru tavrı takınan insan, zamanını ve enerjisini en iyi şekilde değerlendirerek dolu dolu bir ömür yaşayacaktır. Ayrıca kendisini tanıyan insan, kendisini daha iyi ifade edebileceğinden toplumdaki insanları ve onların davranışlarını da en iyi şekilde analiz eder...

 

Toplumdaki genel kanıya bakıldığı zaman insanlar, daima karşı tarafa ön yargılı yaklaşmakta ve yaşama karşıda cesaretsiz davranışlar sergilemektedir. Kimlik bunalımı içerisinde olan günümüz insanlığı, kendisine karşı nasıl davrandığını ise hiç sorgulamamaktadır. İnsanlar, maalesef sadece topluma karşı değil, kendilerine karşıda gerçek duygu ve düşüncelerini örtmek için yoğun çaba sarf etmektedir.

 

Kimlik bunalımı içerisinde olan insanlık, kendisiyle çatışmaktadır. Yaşantılarını düzene sokacak olan normların, özgürlüğünü kısıtladığını düşünmekte ve saldırgan davranmaktadır. Bu kimlik bunalımına sosyal rollerin üzerlerine yıktığı ağır sorumlulukta eklenince yaşamını kontrol edememekte ve tepkiler kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Kendi arkasına gizlenen insanlığın, bir adım öne çıkmasının vakti geldi de geçiyor bile.

 

Yaşama sadece kendi dar pencerelerinden bakarak fikir insanlarının görüşlerini dahi kabullenmeyen insanlar, kendilerine öyle bir özgüven duymaktadır ki adeta bir özgüven zehirlenmesi yaşamaktadırlar. Kendi düşünce ve yargılarını ön plana çıkararak dünyayı düzelteceğine inanan insanlar, kendi yaşantılarına dahi hükmedemeyecek kadar acizdirler.

 

NASIL DAVRANIYORUZ?
Hepimiz yaşantılarımızda sıkıntılı sınavlardan geçmekteyiz. Bu sınavların farkında olan insanlar, yaşamın kendilerine verdiği dersleri iyi değerlendirerek yaşamlarını baştan aşağı değiştirirken, farkında olmayanlar ise 'Ben ne yaptım da başıma bunlar geldi?' modunda isyankar tavırlar takınırlar. İnsanların, yaşamlarındaki davranışlarını sorgulaması lazım. İçlerinden geldikleri gibi samimi mi davranıyorlar, yoksa yaşamdaki davranışları duygularına mı yansıyor?

 

Bizler, Türk kültürüyle yetişiyoruz ama bir Avrupalı gibi davranmaya kalkıyoruz. Bu yüzden kendi kültürümüzün davranışımız üzerinde doğuracağı olumlu etkilerden istifade edemediğimiz gibi sürekli bir kişisel çatışma yaşıyoruz. Kendimizi yeterince ifade edemediğimiz için yüz ifadelerimiz sürekli somurtkan. Kendi kültürümüzün içerimizde yeşerteceği yaşam sevincini ayrık otu görevi gören Avrupa kültürünün söndürdüğünü artık anlamamız gerekir. 'İnsanlar inandıkları gibi yaşamazlarsa, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar.’ Bu değerli ve çok şey anlatan sözü şöyle de uyarlayabiliriz; 'İnsanlar içlerinden geldikleri gibi davranmazlarsa, davrandıkları gibi yaşamaya başlarlar.'


Davranışlarımız, yaşantılarımızı şekillendirir. İçimizden geldiği gibi yani özümüz olan Türk kültürüne göre davranmaya başladığımız zaman kendimizi yaşam karşısında daha güçlü hissederiz. Avrupa kültürünü alalım da, kendi öz kültürümüzden de kopmayalım, aksi takdirde bizleri yaşam karşısında bir takım çelişkilere iter ve kimlik bunalımına sürükler. 





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARA
HABER ARŞİVİ

En sevdiğiniz sosyal medya platformu hangisidir?


SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
YUKARI