1984 yılında yapılan yerel seçimlerde belediye başkan adayları ile toplu olarak yaptığım röportajda, "Antalya’nın sizce en önemli sorunları nedir?" diye sormuştum. Başkan adayları, altyapı, yol, trafik, otogar, hal, mezbaha, doğu garajı, otopark, imar, ulaşım ve kaldırım gibi Antalya’nın en önemli sorunları olduğu noktasında birleşmişlerdi. Bu sorunlardan sadece otogar, hal, mezbaha geç de olsa Doğu Garajı çözüme kavuştu. Yol konusunda Yüzüncü Yıl Bulvarı ve daha sonra üst geçitler ve raylı sistem hizmete girdi. Ancak aradan 37 yıl geçmesine rağmen hala trafik, imar, altyapı, otopark, ulaşım, yol, bugün için kaldırım işgalleri sorunları gündemdeki yerini koruyor. O yıllarda Antalya’nın pek çok yerinde kaldırım yoktu bugün var, ancak  işgal altında. Bu gidişle daha uzun yıllar bu sorunları Antalya’da konuşmaya, tartışmaya ve yazmaya devam edeceğiz gibi gözüküyor.

Her ne kadar ulaşım sorunu çözülmüş gibi gözükse de, imar, altyapı, trafik,  yol, otopark sorunları acil olarak çözüm bekliyor. İmar sorunu çözülmeden altyapı sorunu çözülmez. Öyle anlaşılıyor ki, daha uzun yıllar Antalya kazılmaya devam edilecek. Hala Kırcami bölgesinde telefon telleri bile yeraltına alınmamış bir Antalya’dan söz ediyorum. Kırcami bölgesi denilince, akla köyden daha geri kalmış bölge gelir akla. Yalı Caddesi'nde durak yerini imar yok diye asfalt yapmadılar. Bu daracık cadde ve sokaklara bir de bisiklet yolu yapmışlar. Hangi geniş caddeniz var ki bisiklet yolu yapıyorsunuz? Neyse ki bu çarpıklığı fark eden Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, bisiklet yollarının kaldırılmasına karar verdi. Bence çok isabetli bir karar diye düşünüyorum.

Antalya'da bir diğer sorun da, yolların çift yönlü ve ikişer sıralı otopark alanına dönüşmüş olması. Yolların yetmediği yerde kaldırımlar ve duraklar otopark haline gelmiş. Etrafta ne bir polis, ne de düzeni sağlayacak bir görevli var. Denetimli ve yaşanabilir bir Antalya'yı bir türlü hayata geçiremedik. Özellikle Kale Kapısı ve civarında aracınızı bir yere park yapmanız imkansız.  Çevrede "görevli" adına sadece elinde makbuzla para toplayan görevliler var! Herkes işi çözmüş: Nasıl olsa kural yok, denetim yok! Herkes kendi kuralını kendi belirliyor. Trafik Polisi; yol kenarlarına, duraklara ve kaldırımlara park yapanlara karışmıyor, zabıta da "bizim ceza kesme yetkimiz yok" diyerek işin içinden sıyrılıp çıkıyor. Bu kamera sistemi kurulduğundan beri Antalya’da trafik denetimleri de eskisi gibi sıklıkla yapılmıyor. Aslında otopark yetersizliği trafik yoğunluğunu tetikleyen sorunların başında geliyor. Otopark sorunu çözülürse, trafik çilesi büyük ölçüde azalacak. Kamera sistemi var diye trafik polisi şehir içi denetimlerini neden yapmıyor anlamak mümkün değil. Sanki Trafik Polisini ilgilendiren yegane şey, trafik cezası kesmek. Antalya'da yollar, sokaklar kural tanımaz trafik canavarlarıyla doldu. Özellikle motosiklet ve mobiletler tehlike yaratmaya devam ediyor, kaldırımlarda yürürken bile can güvenliğimiz yok.

Otopark sorunu ise Antalya'nın ciddi bir sorunu haline gelmiş. Park yasağına uyan Allah’ın bir tek kulu yok! "Nasıl olsa kameralara bakıp, kural ihlali yapanlara ceza kesiliyor" algısı, öylesine yaygın hale gelmiş ki, cadde ve sokaklar magandaların insafına kalmış durumda...