Ülkemizde demokrasi tüm kurum ve kurallarıyla işlemediği halde, herkes yıllardır ağzını "demokrasi" ile açıp demokrasi ile kapatıyor. Aslında bu durum tam bir kara mizah…

Önce "demokrasinin vazgeçilmez unsurları" diye tanımlanan siyasi partilerimizin durumuna bakalım: Her biri, kendi taş duvarlarını ördüğü kalelerinde milletin bahtına bağdaş kurup oturan tiranların saltanat kurumları olmaktan öte hangi "demokratik" vasfı taşıyorlar? Bugün hangi siyasi partide tam anlamıyla "parti içi demokrasi" var; biri çıkıp söylesin!

Siyasi partilerde demokrasi adına değişim ve dönüşüm olsa bile, evlere şenlik bir Siyasi Partiler Yasası ve yine evlere şenlik bir Seçim Yasası var. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde böyle yarım yamalak bir demokrasi ile yönetilen herhangi bir devlet var mıdır?

Bugün yaşadığımız demokrasiye bir isim ve nitelik bulmak gerekirse, bunun adına ancak "topal demokrasi" diyebiliriz.

Hepimiz, her seçimde bu tiranları alt alta sıralayıp önümüze koyduğu isimlere oy verip kaderimizi onlara teslim etmiyor muyuz? Biraz nohut, biraz pirinç, biraz çay, şeker ve çiçek yağından oluşan kolilerin, kömür torbalarının teslim aldığı iradelerle "millet iradesi" oluşturmak mıdır demokrasi? Sonra, gerine gerine söylenen "millet iradesini temsil ediyoruz" söylemleri  ne derece inandırıcı oluyor?.

Ülke olarak yaşadığımız sıkıntıların, içine sürüklendiğimiz gerginliklerin ve kaosun tek sorumlusu, yarım yamalak bile yaşayamadığımız "topal demokrasi" değil mi? Bugün belediyelerin içine düştüğü durum tamda "topal demokrasiyi" tarif ediyor.

Seçimden seçime önümüze konan üç kap yemekten birini bile kendi irademizle seçemediğimiz ve yiyemediğimiz bir dayatmaya "topal demokrasi"den başka ne isim verilebilir ki? Sözün özeti şu: Seçme özgürlüğümüzü "topal demokrasi" olmaktan kurtarıp "tam demokrasiye" geçemediğimiz sürece daha çoook "darbe" tartışmaları yapar, daha çoook "Ergenekon" masalları dinleriz.

Ey siyaset kurumu; eğer gerçek demokrasiye inanıyorsanız, eğer bu ülkenin çıkarlarını her şeyin üstünde tutuyorsanız, öncelikle siyasi partiler ve seçim yasalarını değiştirin, ülke barajını en az yüzde 5’e düşürün, ondan sonra halkın karşısına çıkın! Hiç değilse adalet olduğu hissine kapılalım...