Uluslararası, ulusal veya yerel politikada etkin ve başarılı olmanın en önemli şartı politik, ekonomik ve psikolojik açıdan strateji belirleyici ve yönlendirici olmaktır. Günümüz dünyasında en çok baş vurulan bir kavram haline geldi. Artık en küçük şirketler bile çalışmalarını, planlarını stratejilere göre yapıyor.

Strateji, kelime anlamıyla "fark etme,  yöneltme,  gönderme,  götürme ve gütme" demektir. Kelime ilk olarak daha çok askeri alanlarda kullanılmıştır. Bir savaşta kazanmak için yapılacak askeri harekâtın planlanması ve yürütülmesi bilimidir. 20. yüzyılın başında askeri bir kavram olarak Türkçemize giren strateji kelimesi, düşmanın ne yapabileceği veya ne yapamayacağını belirleyerek buna göre genel bir plan yapmak, kendi güçlerini yerleştirerek gerektiğinde harekete geçirmek anlamını taşır. Strateji, çok yönlü amaçlara ulaşmak üzere kaynakların üstüne önemle gitmek ve harekete geçmek için yapılmış genel programlardır. Strateji, özellikle en çok siyasette, ekonomide hatta günlük yaşamımızın her alanında kullanılır hale gelmiştir. Strateji farkı yaratmaktır. Çağdaş yönetimlerde ve anlayışlarda strateji belirlemeden başarıya ulaşmak mümkün değildir. Bir organizasyonun amaç programları, bunlardaki değişiklikler, kaynakların bu amaçlara erişmek için kullanılması, kâr yönetimi politikaları, temel uzun dönemli amaçların belirlenmesi, faaliyetlerin bunlara adapte edilmesi ve gerekli kaynakların dağıtılması, işte tüm bu süreç ve faaliyetler bir işletmenin stratejisini oluşturur.

Stratejiyi karşımızdaki belirlediği için onların alanında, onların belirlediği şartlar ve silahlarla savaşmaya çalışıyoruz. Bu durumda hep 1-0 mağlup başlıyoruz ve sonunda kaybeden biz oluyoruz. Yeterli aydınımız yok, yeterli yol göstericimiz yok, var olanlarla da kavgalıyız. Doğru yolu göstermeye çalışanları dışlıyoruz, kimseyi dinlemiyoruz, hatalarımızı görmüyoruz. Danışma ve uzlaşma kültürünü benimsemiyoruz. Eleştirilere ve önerilere açık değiliz. Öyle bir hale gelmişiz ki, algılarımız sadece ve sadece bize methiye dizenlere açık, diğerlerine kapalı. Dünyada yıllardır toplum mühendisleri belli güçlerin hesabına mutlak başarı elde ederken, biz kendi insanımıza kendimizi anlatamıyoruz. Stratejiyi biz belirlediğimiz için ekonomiyi düzeltirken, insan psikolojisini ihmal ediyoruz. Birkaç cephede aynı anda mücadele veremiyoruz.

Uluslararası, ulusal veya yerel politikada etkin ve başarılı olmanın en önemli şartı politik, ekonomik ve psikolojik açıdan strateji belirleyici ve yönlendirici olmaktır. Ama biz ne yapıyoruz, bekliyoruz dolayısıyla başkaları tarafından yönlendiriliyoruz.

 Özetle stratejiyi belirlemeyen, her zaman tepkisel pozisyonda kalan insanlar iktidar oluyorlar, ama muktedir olamıyorlar. Aksiyoner olabilmenin ilk ve en önemli şartı da çevremizi saran sevgi, hayranlık ve bağlılık halkalarının büyük bir yalandan ibaret olduğunu görebilmektir. Toplumla aramıza giren bu halkadan bir an evvel kurtulmalıyız. Çünkü sonuçta olan her zaman ki gibi milletin geleceğine oluyor. Toplumun beklentileri hep yarına kalıyor ve yıllar da su gibi akıp gidiyor..