Atatürk'ün yolundan ayrılmanın ülkeyi ne hale getirdiğini ibretle seyrediyoruz... Terör belası, Suriye belası, FETÖ belası, ABD belası derken başımıza bir de Koronavirüs belası çıktı. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi bir de Akdeniz'de, Azerbaycan'da önemli dış sorunlarla karşı karşıyayız. Bunlar görünen belalar, daha görünmeyen kim bilir ne belalar var, ya da çıkacak.

Her ne kadar ekonomik kriz miriz yok denilse de, bal gibi kriz var ve bu krizin altında dar gelirliler can çekişiyor. Artık bu gerçeği görün! Atatürk'ün yolundan ayrılmanın faturasını ağır ödüyoruz. Ülkede ne huzur, ne güven, ne de istikrar kaldı. Bu ülke Atatürk'ün izinden gitmediği sürece doğru yola giremeyecektir. Türkiye üzerinde içte ve dışta sürekli oyunlar oynanmaktadır. Atatürk'ün dışında her yolu denediler ve deniyorlar. Ama tutmuyor. Bu durum bakalım nereye kadar gidecek!

Atatürk'ten, cumhuriyetten, demokrasiden, adaletten ve hukuktan ayrılmanın bedelini ülke ve milletçe ağır ödüyoruz. Bir gün herkesin aklı başına gelecek ama umarım fazla geç kalınmaz! Çünkü tek çıkış yolu Atatürk'ün yoludur. Hangi görüşten olursanız olun, ister tarikatçı ister cemaatçi olun, ister sağcı ister solcu olun, tek çıkış yolu Atatürk'ün yoludur.

Atatürk'ün yolundan gitmeniz için illa da köşeye sıkışmanız mı ya da ülkenin başına büyük bir bela gelmesi mi gerekiyor? Bırakın macera aramayı, Atatürk ilke ve devrimlerini benimseyin, O'nun devlet yönetme anlayışını kendinize rehber olarak alın ne başınız belaya girsin, ne de ülke sıkıntılar yaşasın. Evet! Bir ülkenin kurucu iradesine, ailesine yapılan hakaretler karşısında elbette üzülüyoruz, kırılıyoruz. Ama Atatürkçüler olarak dimdik ayaktayız. Ne mutlu Atatürk'ün yolundan yürüyenlere, ne mutlu Türklüğü ile övünenlere...