6 Şubat Pazartesi günü saat 04.17’de Güney Doğu Anadolu illerimizi içine alan 10 ilimizde meydana gelen 7,7’lik ve 7,6’lık iki depremle Erzincan depreminden sonra en büyük deprem felaketini yaşadık. Ülkemizi bir yandan yasa boğarken, diğer yandan da arama ve kurtarma ekiplerinin olağanüstü gayretiyle mucize kurtuluşlar yüreğimize bir nebze olsun su serpti. Enkaz çalışmalarının devam ettiği 10 ilimizde mucizeler de birbiri ardına geldi. Halen yaralı sayısında ve hayatını kaybedenlerin sayısında her geçen dakika ve saatte artış gözleniyor. Bu da işin en üzücü tarafı. Soğuk en büyük düşman. Depremin olduğu andan itibaren vatandaşların yardım için büyük bir dayanışma içinde olduğu görüldü. Depremi sadece olduğu anda yaşıyoruz. Sonrası her şeyi çarçabuk unutuyoruz. Ülkemiz bir deprem kuşağında olduğu gerçeğini hep unutuyoruz. Kesinlikle deprem gerçeği ile yaşamayı öğrenmeliyiz. Belki de bu kadar can ve mal kaybı olmaz.

Deprem bölgesi afet bölgesi olarak ilan edildi. Ayrıca  bölgede 3 süreyle Olağan Üstü Hal uygulanacak. Bu durum bölge için önemli bir gelişme olarak değerlendirilmelidir.

Depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Allah'ım bir daha böyle bir felaketi yaşatmasın!

YASAL DÜZENLEME GEREKLİ
 Dünyanın ve ülkemizin en fazla yüzleşmesi gereken doğal afetlerin başında gelen depremler ve yaşanan can ve mal kayıpları, DEPREM GERÇEĞİNİ bir kez daha gözler önüne sermiştir. Güçlü yapılar ve mühendislik çalışmalarının yanında, çok güçlü ve yaptırım etkisi yüksek yasal düzenlemelerin yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Son yıllarda yaşanan depremler ve bu depremlerde yaşanan büyük kayıplar, Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğunu ve bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılarak gerek deprem öncesinde gerekse deprem sonrasında yaşanacak kayıpların en aza indirilmesinin gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Diğer taraftan her an yaşanan depremlerle ilgili gerek dünya da gerekse Türkiye'de gelişmeler incelendiğinde, Türkiye'nin deprem gerçeğini tam olarak ciddiye almadığını, alınan yasal tedbirlerin yeteri kadar işlevsel olmadığını ortaya koymaktadır. Yasal düzenlemelerdeki ve uygulamadaki bu çarpık ilişki, bedeli çok ağır sonuçlar doğurabilmektedir. Bir taraftan gerekli olan yasal düzenlemelerin eksikleri kapatılmaya çalışılırken, çıkarılan düzenlemeler ve aflar de yeni sorunları beraberinde getirmektedir. Diğer taraftan denetlenen yapıların özellikle yapı denetimini yüklenici firmanın yan şirketinin yapması gibi örnekler, düzenlemenin sadece kağıt üzerinde kalmasına neden olabilmektedir. Son olarak yapı denetimlerin işleri belli bir periyotla inşaat denetim işini aralarında Çevre Şehircilik Bakanlığının işleri dağıtması tabeladan ibaret olan bazı denetim firmalarının inşaatı görmeden denetlemesi gibi sorunların oluşmasına sebebiyet vereceği göz ardı edilmemelidir. Allah'ım ülkemizi ve milletimizi olası tüm felaketlerden korusun.