Yaşadığımız siyasi gelişmelerden herkesin ders çıkarması lazım. Ülke, her geçen gün karanlıklara sürükleniyor. Kin ve nefret söylemleri toplumu düşmanlaştırmaya kadar vardırdı. Bu düşmanlaştırma siyasetinden bir an önce kurtulmalıyız. Birbirimizle uzlaşarak kardeşçe yaşamak zorundayız. Yaşadığımız ekonomik sıkıntıları, yoksulluğu, işsizliği ancak gerginlik üzerine inşa edilen siyaseten uzlaşarak çözebiliriz. Zaten yoksulduk iyice yoksullaştık, işsizlik tavan yaptı. İşsizlik 10 milyona dayandı. Ülkemizde bunlar yaşanırken, siyasette hala ayrıştırma, kutuplaştırma, nefret dili söylemleri devam ediyor. En zor günlerde bile siyaset kurumunda uzlaşma sağlanamıyor. Meclis kavgayla açılıyor, kavgayla devam ediyor. Ülkemizde son yıllarda yaşanan gerginliklere, kutuplaşmalara bakınca, hepimizin uzlaşma kültürüne o kadar çok ihtiyacı var ki! Siyaset kurumunda uzlaşma olursa, toplumda yaşanan gerginlik ve kutuplaşma da sona erer.
Şu partinin veya partinin, şu grubun veya bu grubun kaybetmesi artık önemli değil. Yaşananlar karşısında asıl kaybeden Türkiye oluyor. Aslında uzlaşma kültürünü birazcık becerebilsek, sorunlarımızı çok daha kolaylıkla çözebiliriz. Uzlaşma kültürü, demokrasinin en önemli dinamiğidir, sigortasıdır. Uzlaşmanın olmadığı bir yerde ciddi anlamda demokrasiden söz edilemez, her şey sekteye uğrar ve hiçbir şeyi yerli yerine oturtamazsınız.
Gerçi her konuda, örneğin rutin işlerde uzlaşma aramak zorunda değilsiniz. Fakat sosyolojik açıdan öyle önemli konular vardır ki, mutlaka uzlaşıyı gerektirir. Uzlaşı; o zaman, yaşamsal derecede önem kazanır. Böyle zamanlarda uzlaşı aramazsanız, demokrasinin güvenli geleceğini riske sokabilirsiniz. Uzlaşma denilen şey de sadece karşılıklı görüşmek demek değildir. Uzlaşmanın bir usulü, adabı vardır. Uzlaşıdan söz ederken, muhalefete, "daha durun bakalım, neler olacak neler" diyerek meydan okuyamazsınız. Meydan okursanız, karşınızdakilerin tahammül sınırlarını zorlamış, hatta tüketmiş olursunuz.
İktidarın ve muhalefetin önde gelenleri, kendi aralarında görüş alışverişinde bulunmaları demokrasinin bir gereğidir. Ancak bunu yaparken kamuoyu önünde birbirlerine karşı kırıcı bir üslup kullanmaları halinde, uzlaşma zeminini ortadan kaldırır. Tarafların hepsi benimserse uzlaşma o zaman sağlanmış olur. Bu uzlaşıyı açıklamak da liderlere düşer. Ama birileri ortaya çıkıp, bir yandan uzlaşıdan söz ederken, diğer yandan da bağırıp çağırarak, "ben bu işin kavgasını veriyorum" derse, kimseyle uzlaşamazsınız. Çünkü o zaman kimseyi inandıramazsınız. Sizin amacınız nedir? Üzüm yemek midir, bağcıyı dövmek midir? Demokrasilerde efelenmek olmaz! Çünkü demokrasi, kabadayı rejimi değildir, uzlaşma rejimidir!
Sadece demokrasi ve uzlaşma kültürüyle iş bitmiyor. Adalet, özgürlük, insan hakları, hukuk, çevre kültürü, kültür ve sanat gibi konularda da önümüzde mesafe kat etmemiz gereken daha çok yol var! Millet olarak hepimizin aklından, gönlünden geçen tek şey; adaletin, barışın, demokrasinin, özgürlüğün ve hukukun egemen olduğu bir ülke konumuna gelmektir. Siyasette uzlaşma kültürünün olmaması yüzünden hala yeni sivil bir anayasa yapmayı başaramadık…
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri