Çevresi sürekli ateş çemberiyle, içi hainlerle, dışı ülkeyi bölmek isteyen düşmanlarla dolu olan, farklı etnik kökenlerden oluşan Türkiye Cumhuriyeti gibi bir ülkeyi yönetmek elbette kolay değil. Atatürk ve İnönü, savaş alanlarında düşmanla göğüs göğüse çarpışarak hem bu ülkeyi kurtardılar, hem cumhuriyeti kurdular, hem tüm yokluklara ve hainlere rağmen Türkiye Cumhuriyetini liyakat esasına göre yönettiler, ne kandırdılar, ne de kandırıldılar. Kaldı ki o dönemlerde, bugünden çok daha fazla vatan haini vardı. Ülkeyi yönetenler; dünyaya devlet adamı vasfıyla örnek olan Atatürk ve İnönü'nün devlet yönetiminden örnek alsalardı, ne terör bu noktaya gelirdi, ne hain darbe girişimi olurdu, ne de ekonomik krizler yaşanırdı. Dönemin Başbakanı ne yaptı, kalktı Atatürk'e ve İnönü'ye "iki ayyaş" dedi.

Bu hükümetin pek çok konuda saymakla bitmeyen hatası var. Bu hataların başında da, her sıkıştığında "diş güçler" diyerek devlet yönetmesidir. Ülkede yaşanan her türlü olumsuzluğu dış güçlere bağlamak, ya da muhalefetin üzerine atmak kolaycılıktır, devlet adamlığından yoksunluktur. İktidar olmak demek muhalefet partilerini, muhalif basını yok saymak demek değildir. Siyasi iktidar 19 yıl boyunca ne yaptıkları hataları kabullendiler ne de kimseyi dinlediler. "Biz yaptık oldu bitti" diyerek ülke yönettiler. Onlar düz yolda düşseler bile suçlayacak insan aradılar etraflarında. Bir başarısızlık yaşadıklarında kendilerinden başka herkesi sorumlu tuttular. Yanlış üstüne yanlış yaptılar, eleştirilere kulak tıkadılar, pandemi sürecini şeffaf bir şekilde yönetemediler. 65 yaş üstünü eve mahkum etmekle sorunu çözdüklerini zannettiler. Eğitimin içini boşaltılar, ekonomik krize neden oldular, İnsanları kuru ekmeğe muhtaç ettiler, Suriyelileri bu ülkenin başına bela ettiler, ülkeyi yoksulluğa, işsizliğe mahkum ettiler. Gün geçmiyor ki ihmalden ve denetimsizlikten kaynaklanan olaylar yaşanmasın. Buna rağmen bu yaşananlardan ders alınmadı, alınmıyor!

Dönemin Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ ile rahmetli Kamer Genç'in FETÖ konusundaki uyarıları dikkate alınsaydı, 15 Temmuz hain darbe girişimi yaşanmazdı. Siyasi iktidar; terör saldırılarından, Ergenekon, Balyoz, Casusluk kumpasından, 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayından gereken dersi çıkarmamış olacak ki,  FETÖ'nün siyasi ayağı hala ortaya çıkarılamadı. Düşünüyorum da, ihmalden kaynaklanan tren ve maden ocaklarındaki kazalardan, tarikat yurtlarında yaşanan yangın ve tecavüz olaylarından, işçi ölümlerinden, milli bayramlara yasak getirilmesinden, Cumhuriyete ve Atatürk'e yapılan saldırılardan acaba gereken ders çıkarıldı mı?  Geçmişte FETÖ'nün devlet içinde paralel yapı oluşturmasına göz yumulması sonucu Türkiye, hain darbe girişimiyle uçurumun kenarından kıl payı kurtuldu. Acaba bu hain darbe girişiminden gereken ders çıkarıldı mı? Beklentimiz odur ki; siyasi iktidarın, bu hain darbe girişiminin "ana damarı" olan siyasi sorumlularını ortaya çıkarıp devleti yeniden liyakat esasına göre yönetmesidir. Onlarca başarısızlığa karşı her zaman bir mazeret üretmek, darbe söylemlerine ve başörtüsüne sığınmak, hataları ortadan kaldırmaya yetmiyor. Yaşanan hatalardan ders alınmazsa, her hata bir sonraki hatanın virüsü olur...