Bugun...


Eyyüp AYDIN

facebook-paylas
İŞTE GERÇEK BU!
Tarih: 30-05-2020 16:49:00 Güncelleme: 30-05-2020 16:49:00


Bu makalemi tam 12 yıl önce kaleme almıştım. Sanki bugün yazmışım gibi, sanki bugünün Türkiye'sini anlatıyorum gibi hala güncelliğini koruyor. Demek ki Türkiye'de fazla değişen bir şey olmamış, olmuyor. Aynı sorunlar, aynı siyasi anlayışlar devam ediyor. Millet de aynı yolda yürümeyi sürdürüyor.

 

Son zamanlarda ülkemizin insanları sanki bunalım geçiriyor. Hem de en üst perdeden  en alt perdeye kadar. Bu durumu sadece ekonomiye bağlamak doğru değil. Aslında pek çok sebebi var. Pembe tablolar çizilmesine rağmen, son yıllarda siyasal, sosyal, ekonomik ve psikolojik yönden iyi durumda veya mutlu olduğumuz söylenemez. Açlık sınırının altında giderek sayıları artan milyonlar ile sokaklarda ve okullarda yaşananlar, insanları umutsuzluğa taşıyor.  Hemen hepimiz methedilmek istiyoruz ve hatalarımızı söyleyenleri dostumuz bile olsa düşman ilan ediyoruz. Mahkemeler haksız davalarla dolup taşıyor. Karşımızdakini bütün gücümüzle ezmek için büyük bir uğraş veriyoruz. Ezemediğimizi de en azından üzmek için elimizden geleni yapıyoruz. Haksızlık yapıyoruz, iftira atıyoruz, dedikodu yapıyoruz, adaletsizlik yapıyoruz. Ama kendimizi hep haklı buluyoruz.

 

Hz. Ömer'in adaletinden söz ediyoruz. Ama makama oturunca adaleti unutuyoruz. Para ve makam uğruna en yakınımızı, dostlarımızı, dava adamlarımızı gözümüzü kırpmadan harcayabiliyoruz. Herhangi birine dostluk adına kılımızı bile kıpırdatmazken, düşmanlık adına yapılması gereken ne kadar kötülük varsa, hepsini acımasızca yapıyoruz. Devletin en tepe makamında olan da, en alt kademesinde olan da kişisel hırs ve çıkar ilişkilerle hareket eder hale gelmiş. Türkiye'nin her bölgesinden insanların pılısını pırtısını toplayıp koşarak geldiği kentler, yaşanmaz hale getirilmiş. Her konuda kural tanımazlık almış başını gidiyor. Peki çare ne? Belki de çare yok, en doğrusu sus ve doğruları söyleme. Çünkü doğruları konuşmaktan ve yazmaktan rahatsız olanlar var. Devletin böyle yönetilmesi isteniyor.

 

Atatürk döneminden sonra, çok partili dönenin başlamasıyla birlikte, "mutlu azınlık yaratma" hayata geçmiş oldu. Temel felsefe de şu olmuş: "Hep mutlu bir azınlık olacak, çoğunluk bu azınlığın refah ve mutluluğu için çalışacak." Bugüne kadar gelmiş geçmiş siyasi iktidarlar ülkeyi hep bu anlayışla yönettiler. Her dönemde sadece iktidarların yandaşları zengin oldu. Ülkede zenginlik aratacağına, tam tersi yoksulluk ve işsizlik arttı. Bu hep böyle geldi, böyle gidiyor. Geçmiş yıllarda ülke nüfusunun tamamı 3 veya 5 milyon insanın refah ve mutluluğu için çalışıyordu. Bugün 10 milyonun refah ve mutluluğu için çalışılıyor. Onların geleceği için çaba harcanıyor, onların çocukları için gelecek hazırlanıyor. Bu durum; dün de böyleydi, bugün de böyle, yarın da böyle olacak. Çünkü bu milleti aptal yerine koymuşlar, gelen kandırıyor, giden kandırıyor.  Avutma ve uyutma politikalarına devam ediliyor. Televizyon kanallarında bile yıllardır aynı dizileri, aynı yerli ve yabancı filmleri dönüp dönüp gösteriyorlar. Millet de bunları izlemeye mecbur kalıyor. Ne diyelim, "Böyle başa böyle tarak" başka söylenecek bir şey yok!

 

Ülkemizde her yeni yıl geldiğinde, umutlar da tazeleniyor. Çünkü yeni yıl bir anlamda fakirin umut ekmeği oluyor. Yeni yıl öncesi siyasi iktidarlar, akla hayale gelmez umut ve vaatlerde bulunuyor. Ama yeni yıl bittikten sonra bir bakıyorsunuz o vaatler çabucak unutulmuş. Peki halk olarak kazanacağımız yıl veya yıllar ne zaman gelecek? Ben bu yaşa geldim, yeni yılın refah ve mutluluk getirdiğine tanık olmadım. Borcun varsa, daha çok borçlanırsın, yoksulsan, daha çok yoksullaşırsın, işsizsen, daha çok işsiz kalırsın. Yılladır hep aynı sorunlarla boğuşup duruyoruz. Değişen hiçbir şey yok! İşsizlik hala bir numaralı sorun olarak karşımızda duruyor. Hala gelir dağılımı en bozuk ülkeler arasında ilk sırada yer alıyoruz. Demokrasi, terör, ekonomi, eğitim, şiddet hala en önemli sorun olarak gündemdeki yerini koruyor. Kentlerin altyapı sorunları hala çözülmüş değil, doğal afetleri en az zararla atlatmak için gereken önlemler hala alınmış değil. Hala yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, vurgun, talan devam ediyor. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerinin büyük bir bölümü  ile asgari ücretle çalışanlar hala açlık sınırını altında yaşam mücadelesi veriyor. İşte gerçek bu!                                                            





FACEBOOK YORUM
Yorum

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YAZARLAR
Bizi Takip Edin :
Facebook Twitter Google Youtube RSS
ÇOK OKUNAN HABERLER
  • BUGÜN
  • BU HAFTA
  • BU AY
HABER ARA
HABER ARŞİVİ

En sevdiğiniz sosyal medya platformu hangisidir?


SON YORUMLANANLAR
nöbetçi eczaneler
YUKARI