27 Mayıs 1960 yılında cumhuriyet tarihinin ilk darbesi olduğunda 16 yaşında henüz ortaokulu yeni bitirmiştim. Millet olarak; ömrümüz darbelerle, muhtıralarla, darbe söylentileriyle geçti. Bugün 77 yaşına merdiven dayadım, 2021 Türkiye'sinde  hala darbe ve muhtıra söylentilerini konuşuyoruz. Bir adım ileri gidiyoruz, iki adım geri...

Peki bu darbeler, muhtıralar, darbe söylentileri kimin işine yaradı? Her ne kadar bu darbe parayonası birilerinin işine yarar gibi görünse de, aslında millet olarak, Türkiye olarak darbelerden ve muhtıralardan büyük zararlar gördük. Hepsi Türkiye'nin gelişmesine, büyümesine, Türkiye'nin öncü lider ülke olmasının önünü kesti. Demokrasi büyük yara aldı. Onarılması, silinmesi uzun sürecek izler bıraktı. Milletimizin inancıyla, temel değerleriyle alay edildi. İnsanlarımız aşağılandı ve insanlarımıza zulmedildi. Masum insanlar katledildi, idam edildi.

Ülkeyi yönetenler de ne yazık ki zaman zaman bu darbe ve muhtıralardan rant sağlamaya çalıştı. Beceriksiz kadrolarla ülkeyi yönetemeyenler, çoğu zaman darbe parayonasına sığındılar. Bugün deyapılan yanlışı ve hatayı eleştirenler, yazılı ve sözlü açıklamalarla demokratik tepkisini ortaya koyanlar ya darbe imasıyla ya da teröristlikle suçlanıyorlar.

Artık yeter diyoruz! Ülkenin, "darbe iması var" parayonasıyla yönetilmesinden bıktık usandık. Artık sabahları kalktığımızda güzel bir gün görmek istiyoruz, geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Ülkemizin önünde içte ve dışta yığınla çözülmesi gereken sorunları var. Bir yandan Koronavirüs gibi çok büyük bir sorunla karşı karşıyayız. Her gün insanlarımız ölüyor, çaresizlik ve acılar içinde yaşamaya çalışıyoruz. Diğer taraftan açlık, sefalet, işsizlik, haksızlık, hukuksuzluk almış başını gitmiş. Siyaset kurumu olarak iktidarıyla, muhalefetiyle bütün enerjimizi ülkenin sorunlarına harcamalıyız. Halkın gerçek gündemiyle meşgul olmalıyız...