Bugünlerde hemen tüm illerde tabip odaları seçimleri var. Korona günlerinde seçime ilginin az olacağı, insanları zaten normal zamanlarda bile seçime götüremezken bir de yaz günü, tatil günü, korona korkusuyla seçime taşımanın zor olacağını söylesek de bu seçim yapılacak. Peki bu seçim yapılacak da yönetim değişirse bir şeyler değişir mi? Öncelikle bunun üzerinde durmak istiyorum.

Tabi öncelikle bir şeylerin değişmesi için Türk hekimlerini 20 yıldır resmi olarak temsil eden, bu süre içinde hekimliğe hiç bir kazancı olmamış, etnik milliyetçilikle özdeşleştirilmiş Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi'nin değişmesi lazım. Bu değişmese de odalar bazı değişiklikler yapabiliyor, bunların neler olduğunu eski bir tabip odası yöneticisi olarak yazmak istedim. Her biri bir yazı konusu olduğu için sıkmadan açık açık yazmak daha doğru olur kanısındayım.
O yüzden her bölümde başka bir konuyu ele alacağım…

Bu yazımda turizm hekimliğinde Antalya Kabip Odası olarak ne yaptık, onu yazacağım. Bu belki ilerde yapacaklarımızın da bir göstergesi olur...

Turizm hekimliğinde bundan yaklaşık 10 sene kadar önce bir yasa çıkarıldı. Bu yasa kısaca şöyle idi: Turizm bölgelerinde faaliyet gösteren hastaneler çalıştırdıkları doktor sayısına göre otellerle anlaşabilecekti. Yani 500 hekim çalıştıran bir zincir hastane 500 otelle anlaşabilecek, çalıştırdığı hekimin turizmle ilgisi bakılmaksızın başka işler de yapsa sırf o hastanenin bünyesinde olduğu için o hastanenin bir otelle anlaşmasını sağlayabilecekti. Bu sırf turizm hekimliği için kurulmuş, tamamen yerli ve çoğunluğu doktor ortaklı olan bir çok küçük hastanenin yok olması demekti. Zamanla bu küçük hastaneler batacak ve bunlar büyük yabancı sermayeli zincir hastaneler tarafından satın alınacaktı. O zaman sadece hastaneler ve doktorlar zarar görmeyecek, burada yaşayan halk da fiyatlandırmada bu yabancı sermayeli kartel hastanelerinin insafına terk edilecekti. Buna izin veremezdik. O zamanki Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi yanlış argümanlarla yanlış dava açtı, zaten çok da ilgilenmedi. Antalya Tabip Odası yönetimi olarak biz müdahale ettik, Danıştay'dan bu işlemi durdurmak için yürütmeyi durdurma kararı çıkarttık. Sonra da bu yasayı iptal ettirip tekrar eskisi gibi turizm hekimliği yapma işini bu iş için uzmanlaşmış doktor sermayeli kişilerin yapmasına devamını sağladık. Bu sayede hem hekimlerin sağlık çalışanlarının maaş konusunda kartel hastanelerinin insafına bırakılmasını engelledik. Hem halkın daha ucuza rekabete dayalı en iyi hizmeti en makul şekilde almasını sağladık. Bunu merkez konseyinin önemsemezliği içinde veya yanlış dava açması ve kaybetmesine rağmen yaşadık ve üyelerin haklarını savunduk. Kovit bahanesi ile özelde çalışan başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının maaşları düşürüldü. Acaba gelecek yönetim bu konuda ne yapacak? Bu konuda geliştirilmiş bir çözümleri var mı, nasıl yardımcı olacak hem üyelerine hem de halka? Bir çok değerli hekim arkadaşımız ya ayrılmak zorunda ya da ek iş yapmak zorunda kalıyor. Bu durumdan hem hekimler hem de bunlardan hizmet alan hastalar zarar görüyor. TTB'nin bu konuda bir şey yapmayacağını zaten biliyoruz. Onların öncelikleri çok farklı çünkü, acaba değiştirsek hekim odaklı bir yönetim getirsek biz hekimlere ve halka daha faydalı işler yapmaz mıyız? Hekim arkadaşlar bir düşünün isterim. Bir oy çok şeyi değiştirir.

OYUNUZU MUTLAKA KULLANIN SONRA PİŞMAN OLMAYIN…

(OZANCA SAĞLIK MOBBİNG POLİTİKA KİTABIMDAN)