Bugünlerde evde kalmaktan hepimizin kasları ağrımaya başladı. Hareketsiz ola ola iyice uyuştuk ve artık spor yaparak biraz kaslarımızı kemiklerimizi açmak, ciğerlerimize temiz hava almak, aylarca oturmaktan dolayı aldığımız kiloları vermek istiyoruz. Ama bunu nasıl yapacağız. Bu konulara biraz değinmek istiyorum…

Fiziksel mesafe kurallarına uymak için benim tavsiyem yapacağımız spor mümkünse açık havada çok insanın olmadığı yerde yapılması… Eğer toplu spor yapılacaksa aramızdaki mesafenin en az 3 metre olmasına dikkat edilmesi gerekmektedir. Her ne kadar spor salonları 1 Haziran'dan itibaren açılsa da oradaki klima sistemleri eğer filtreli değilse veya içerdeki havayı dışarı atıp içeriye temiz havayı alan sistemleri yoksa, hiç çalıştırılmaması tavsiye olunur. Pencerelerin açık bırakılıp o şekilde çalışma yapmak çok daha sağlıklıdır, tabi yine 3 metre mesafe bırakmak şartı ile…

Peki spor yaparken maske takmalı mıyız? Eğer yaptığımız spor yürüyüşse ve fiziksel mesafe yani 3 metre aramızdaki mesafe sürekli bozuluyor ve yanımızdan, karşımızdan sürekli birileri geliyorsa, evet maske takmalıyız ama bu maske asla bizim n95 dediğimiz sağlık çalışanlarının kullandığı kalın maske olmamalı, cerrahi maske dediğimiz sürekli kullandığımız maske olmalı… Bu maske sık nefes alıp kirleneceği için hijyen koşullarına uyup yüzeyinin hiç ellemememiz şartı ile biz % 90, 2 saat koronaya karşı koruyacaktır. Ama koşuyorsak veya hareketli spor yapıyorsak kalp atım hızımızın 80'i geçtiği hallerde asla maske kullanmamalıyız. Çünkü böyle zamanlarda vücudumuzun oksijen ihtiyacı artar ve maske ile bu ihtiyacı karşılayamayız ve olası bir kalp krizi veya solunum yetmezliğine girebiliriz. Yani normal yürüyüş temposunda maske takmalıyız ama eğer koşacaksak, insanların olmadığı yerler tercih edilmeli ve ancak orada maskesiz koşulmalıdır. N95 türü filtreli maskeler asla yürürken bile kullanılmamalıdır…

Spor salonlarında eğer 3 metre mesafe korunamıyorsa orada spor yapmamalıyız, eğer koşu bandı yürüme hızında ise nabız sayımızı artırmıyorsa ancak maske takabiliriz. Nabız sayımızı artıran hiç bir spor maske ile yapılmaz, böyle yapılırsa riskimiz çok daha fazla artar.

Spor salonlarında kullanılan aletlerin veya parklardaki spor aletlerinin kullanılmadan önce mutlaka % 70'lik alkol bazlı bir dezenfektanla silinmesi gerekmektedir. Eğer silemiyor veya sildiremiyorsanız, hiç bir şekilde o aletlere dokunmayınız. Çünkü spor sırasında çıkardığımız vücut sıvısı miktarı artar ve bulaşımın en büyük kaynağıdır. Ellerimizi sürekli yıkayıp, yıkayamadığımızda dezenfektan sıvılarla silmek ve asla elimizi yüzümüze götürmemek de alacağımız önlemler arasındadır.

Yine eğer yüzme havuzu ile spor yapılacaksa ve bu alan kapalı alan ise suyun yeterince klorlu veya ozonlu oluşuna dikkat edilmeli. Asla klima çalıştırılmamalı… Tabi yukarıdaki şartları içermiyorsa ve 9 metre kareye 1 kişi gelecek şekilde yüzülmeli havuzdan önce ve sonra mutlaka sabunla uzun duşlar alınmalı, tek kullanımlık havlular veya poşetli havlular veya en güzeli kendi havlumuzu kendimiz götürerek gerekli önlemleri almalıyız. Dinlenme şezlonglarına asla temiz havlu serilmeden yatılmamalı, hatta mümkünse önceden şezlonglar % 70'lik alkollü dezenfektanlar ile silinmeli ve öyle kullanılmamalıdır. Temizlendiğinden emin olmadığınız hiç bir yere dokunmamaya özen göstermelisiniz ve asla elinizi yüzünüze götürmemelisiniz.

Bu önlemler önceleri zor gelse de alışkanlık haline gelirse ilerdeki salgınlarda ve koronanın 2.,3. atağında da çok rahat ederiz. Artık bu şekilde virüslerle yaşamak, yaşam şeklimiz haline gelecek… İstesek de istemesek de alışacağız…
(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)