Bugünlerde herkesin söz ettiği "Aman önlemler gevşetilince 2. dalga gelir, tekrar hastalıklar artar mı?" endişesi, bende bu konuda bir şeyler yazmak istedim…

İlk olarak şunu söyleyeyim, ikinci dalga olayı gelmeden önce birinci dalganın bitmesi gerekiyor. Bbirinci dalganın bitmesi demek 14 gün boyunca yapılan testlerde vaka sayısının 0 olması demek. Tıpkı Çin'in Wuan kentinde olduğu gibi… Tıpkı Güney Kore'de, Japonya'da, Singapur'da olduğu gibi, yapılan tarama testlerinin 14 gün boyunca 0 çıkması ile hastalık bitti denilir ve önlemler gevşetilir… Çinliler Wuan şehrinde ancak 14 günlük 0 sonucundan sonra AVM'leri açtılar, berberleri ve diğer işyerlerini açtılar, keza Japonlar, Güney Koreliler de o şekilde yaptı.

Bizim şuandaki durumumuz ise "iyileşme sürecinde hafif yol alan" durumdayız… Biz zaten tedavi kapasitemizi doldurmadan hastalığı uzun sürede baş edilebilecek sayılarda tutmayı başarmak istiyorduk. Bunu başardık ama bu hastalıktan tamamen kurtulduğumuz veya kurtulacağımız manasına gelmez. Her an tekrar yükselebilir, hatta çok gevşetir ve yeterince önlem almaz isek bu yükselme çok daha yüksek, başa edemeyeceğimiz boyutlarda olabilir. Yani aslında AVM'lerin açılması için çok erkendi.

Aslında bu önlemlerimizi bu şekilde Haziran ayına kadar, Haziran 15'e kadar sürdürebilsek bence 1. dalganın 0 noktasını bulabilirdik ama herhalde kimsede o sabır kalmadı… Artı bir de iş ve ekonomik durumlar daha fazla sabretmemize engel oldu. Ama bu önlemler alınmazsa, yani kişiler kendini kontrol edip ihtiyacı olmadan AVM'ye gitmezse, kuaförlere zorunlu olmadıkça gitmezse, maskesini burnunu da içine alacak şekilde düzgünce takarsa çok şey değişmez ama yapamazsa sonuç dalganın tekrar yükselmesi olur… Yani bu 2. dalga değil tam düşmeyen sadece düşme eğiliminde olan 1. dalganın tekrar yükselmesi olur.

Tabii bu sadece sağlık bakımından değil sosyolojik açıdan, ekonomik açıdan, politik açıdan çok yönlü düşünülecek bir iş… Belki de rafa kaldırılıp Korona bahanesi ile tekrar indirilen şehir hastanelerinin ne kadar işe yaradığını göstermek ve iyi ki yapmışız demek için de bir sebep de olabilir… Bir çok uygar ülkenin yaptığı gibi geçici sahra hastanesi kurmayıp, Atatürk hava alanını bozmak için bahane olan 1000 yataklı korona hastanesine işlev kazandırmak için de olabilir… Nedenleri dediğim gibi çok çeşitli olabilir… Bunu değerlendirecek olanlar bizi yönetenlerdir, onların yapmak zorunda oldukları bir çok dengeleme unsuru var tabi ki…

Ama şurası bir gerçek, birinci dalganın yükselmemesi için kendimizin, yakınlarımızın, çevremizin, arkadaşlarımızın hastalanmaması için devletin zorla yaptırmadığı önlemleri biz yapamazsak hem kendimizin ve çevremizin hastalanmasına hatta ölmesine sebep olabiliriz… Tabi bu arada bir çok sağlık çalışanın sağlığını ve hayatını da riske attığımızı düşünerek yapalım. Ben en çok bu önlemler gevşetilmesinde sağlık çalışanlarının emeğine, sağlığını kaybetmesine ve hayatından olmasına acırım, çünkü bunun bedelini en çok sağlık çalışanları ödüyor hem de hiç günahları yokken… Sizin sıkıldığınız evde yatmaya hasret çekerek çocuklarına, eşine, anne babasına sarılmayı, öpmeyi hasretle bekleyerek…

O yüzden diyorum ki önce biz birinci dalgayı halledelim, ikinci dalgayı sonra düşünürüz… Hayırlısı ile birinci dalgayı atlatalım, bir nefes alalım, ikinci dalgaya Allah Kerim… Belki o zamana tedavi bulunur, aşı çıkar, virüs insafa gelir, belli mi olur… Belki de öyle bir ikinci dalgayı hiç yaşamayız…
(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)