1 Haziran'da tüm ülkece normalleşmeye geçtik ama 65 yaş üstü yurttaşlarımızı hala evde tutuyoruz, bu gerçekten çok büyük haksızlık. Bu yurttaşlarımızın bu şekilde tutmakla evet koronadan koruyoruz belki bir nebze ama kalpten, kemik erimesi ve kırıklarından, yalnızlık sendromundan, bunamadan bir çok nörolojik bozukluktan kaybetmeye başladık. Bu daha büyük haksızlık değil mi?

Evet gerçekten 65 yaş üstü koronaya yakalanırsa, tedavisi daha zor oluyor, uzun süre yoğun bakımda yatmak zorunda kalıyor. En çok ölüm olayları da 65 yaş üstünde oldu, evet bu yaş kesimi zaten ölüm olaylarının en çok görüldüğü yaşlar ve bağışıklık sistemlerinin düşük olduğu yaşlar ama artık çok korktuğumuz hastanelerde yığılma söz konusu olmadı. Bizde daha çok 65 yaş altı hastalandığı için yoğun bakımda yatış zamanları ve iyileşme süreçleri de kısa oldu. Tabi bunda Türk hekimlerinin başarısı da çok önemli ama bu da önemli bir kriter. Ama artık yoğun bakım sıkıntımız yok, yeni yapılan hastaneler ile bu sayımız artık sadece ülkemize değil dünyadaki diğer ulusların hastalarına da yeter. Zaten dolması artık çok zor olan bir çok hastane yaptık, bırakalım 65 yaş üstünü özgürce dolaşsınlar, biz Türk hekimleri olarak onlara da bakarız.

65 yaş vatandaşlarımız herhalde kendilerini 6 yaş altı kreş çocuklarından çok daha iyi korurlar ve dikkat ederler, o bilinç oluştu sanırım onlarda da. Otobüsler, dolmuşlar tıklım tıklım balık istifi, kreşler açılmış, AVM'ler açılmış, lokantalar, kafeler açılmış, insanlar artık sosyalleşmeye başlamışlar. Tüm kurumlar esnek mesaiyi kaldırmış, biz hala 65 yaş üstünü evde tutmaya çalışıyoruz... Niye aman ölüm sayılarımız yüksek çıkmasın, yoğun bakım yatan sayımız yüksek çıkmasın, başarısız görünmeyelim, itibarımız sarsılmasın. Yani istatistik ve itibar için 65 yaş üstünü korona hariç her türlü hastalıkla baş başa bırakıyoruz.

İnsanoğlu sosyal bir varlıktır, hele yaş ilerledikçe bu sosyalleşme ihtiyacı çok daha fazla artar. Sosyalleşemeyen insan kendini işe yaramaz, gereksiz hisseder ve bu onun ölüme yaklaşmasını çoğaltır. Bir de başkalarına muhtaç olma, kendi işini kendi görememe, diğer insanlara yük olma fikri... İşte hele bu kişi yaşlı insansa hele de yalnızsa çok daha tehlikelidir. O yüzden de bu kişilerin biran önce topluma tekrar kazandırılması, yalnız değilsiniz duygusunun verilmesi, size ihtiyacımız var denilmesi çok önemlidir. Artık bu insanların da normal diğer insanlar gibi bankalardan veya bankamatiklerden maaşlarını çekebilmeleri, istedikleri gibi seçerek alışverişlerini yapmaları, 2-3 değişik yüz görüp sohbet etmeleri, sosyalleşmeleri hayati önemlidir.

Biz de eğer diğer ülkeler gibi bu üç aylık korona günlerinin 15 gününü sadece tüm ülkece sokağa çıkma yasağında geçirseydik, bugün bu rakamlarımız çok önce çok daha aşağılarda olurdu. Herkes evlerinde olduğu ve sadece 15 gün yasak olsaydı, 65 yaş üstü vatandaşlarımız bundan o kadar çok etkilenmeyecekti. Maalesef bilim kurulundaki onca hocamız, onca bilim insanımız bu konuda her seferinde hükümete tavsiyede bulunmasına rağmen hükümet buna hiç yanaşmadı. Bilimden uzaklaşınca da öngörülemeyen bir çok sorunlarda çıkmaya başladı. Bu sorunların biran önce giderilmesi için hükümet acilen karar almalı. 65 yaş üstüne maske, hijyen, fiziksel mesafe kurallarına tüm vatandaşlar gibi uymak koşulu ile sokağa çıkmasına izin vermelidir. Bence tüm illerde sokakta maskeyi doğru şekilde takarak dolaşmak zorunlu olmalıdır... Asıl bizi koruyacak olan 65 yaş üstü vatandaşı evde tutmak değil, maske, fiziksel mesafe ve el hijyenine dikkat etmektir. Koronalı günlerin uzun süreceği aşikar olan bugünlerde bunun üzerinde durmak çok daha önemlidir.

 (Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)