Yaklaşık bir aydan beri normalleşme sürecine girdiğimizi düşündüğümüz halde vaka sayılarını düşüremiyoruz. Ki bunun için muhtemel hasta olabilecek kişilere test yapmadığımız halde, mesela sağlık çalışanlarına. Ama buna rağmen ölüm sayılarımız çok az, bunun nedenlerini yazmak istedim...

En önemli nedeni başta doktorlarımız olmak üzere sağlık çalışanlarımızın cansiperane adeta kendi yaşamlarını riske atarak gelen hastaları iyileştirme çabaları ve bu konudaki müthiş deneyim, bilgi ve gereğini yapma ön görüsü. Yani doğru hekimlik, doğru tedavi, bu sayede ölen hasta sayımız yadsınamaz oranda, diğer ülkelere göre çok düşük dünyanın en iyi hekimlerine sahibiz ve artık bunu bütün dünya kabul ediyor, bu konuda hiç mütevazi olamayacağız. Cumhuriyetin en büyük başarısı, en iyi tıp eğitimini yaklaşık 100 yıldır Türk hekimlerine aldırmış olmasıdır. Bu konuda emeği geçen başta Yüce Atatürk olmak üzere tüm liderlere çok teşekkürlerimizi millet olarak etmemiz lazım...

İkinci önemli bulgu diğer ülkelerde hem tomografi, hem PCR, hem de klinik bulgu olarak kovit şüphesi ile ölen tüm olguları kovitten ölüm olarak açıklarken, biz sadece PCR testi pozitif olanları kovitten öldü kabul ediyoruz... Bir de diğer ülkelerde evde ölüm bile olsa, başka sebeple de olsa her ölüme covit testi yaptıkları halde biz hiç bir ölüme kovit testi yapmıyoruz. Bu da olası kovit ölümlerinin az görünmesine sebep oluyor. Ama aynı hasta yani PCR testi negatif ama tomografi sonucu ve klinik bulgusu olan iyileşen hastayı, iyileşen hasta olarak kabul ediyoruz. Bu da iyileşen hasta sayımızı çoğaltıyor. Ülkedeki ölüm oranlarının trafik kazaları ve iş kazalarının azalmasına rağmen daha önceki yıllara göre % 8 oranında artması acabaları insanın aklına getiriyor.

Üçüncü önemli faktör dünyadaki ölümlerin % 80'i 65 yaş üstü bireylerde... Biz bu vatandaşlarımızı evde karantinaya alarak koruduk ve bu sayede ölüm vakalarımız nispeten naz çıktı. Bizdeki ölümlerin çoğunluğu 65 yaş altı bireylerde, dünyada bunun örneği olan başka hiç bir ülke yok. 65 yaş üstünü kovite karşı koruduk ama başka nedenlerle ölmeye devam ediyorlar.

Dördüncü önemli faktör ki bu da sadece salgında değil tüm hastalıklarda çok önemli, sağlığın halen daha ülkemizde ücretsiz oluşu... Böylece tüm hastalarımız çok rahat hastanelere gidiyorlar hatta başka ülke vatandaşları bile ücretsiz ve iyi hizmet aldıkları için hastanelerimize başvurabiliyor. Bu erken teşhis ve tedavi olanağına her vatandaş eşit şekilde kavuştuğu için, ölüm oranları çok az bir çok ülkede hastaneler özelleştirildiği için parası olmayanlar hastanelere gidemediler ve bu yüzden de büyük can kayıpları yaşadılar. Bir ara ülkemizde de hastanelerin özelleştirilmesi düşünülmüş hatta bu yüzden hastaneler CEO'larla yönetilmeye başlanmıştı... Hatırlarsanız bu yanlıştan dönülmesi can kaybının azalmasında büyük etkendir diye düşünüyorum.

Beşinci olarak da ülkemizdeki tomografi sayısının çokluğu, yoğun bakım yatak sayımızın çokluğu, çok önemli bu sayede çok hızlı tanı kondu. PCR testi beklenmeden veya sonucuna aldırmadan kovit tedavisi erkenden yapılabildi, bu da ölüm oranlarını çok hızlı bir şekilde düşürdü. Bu da ülkemiz vatandaşları için büyük şans olarak görülebilir.

Bu gerçekleri bilerek davranırsak hem milleti hem kendimizi kandırmayız, böylece yapmamız gerekenleri çok daha iyi bilir, verilerle oynayarak kendimizi başarılı göstermeye çalışmayız. Bu da güvenilmez ülke, sakıncalı ülke, riskli ülke imajımızın biran önce kalkmasına, doğru gerçekçi kararlar almamıza neden olur diye düşünüyorum. Yoksa tüm ülkeler 1. dalgadan çıkmış 2. dalgayı beklerken biz büyük bir felaketle karşı karşıya kalabiliriz.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)