Sayın bakanım lütfen artık Turkuaz tabloyu açıklamayın, hiç bir şekilde bizi bilgilendirmeyin, ne olur… Artık kimse inanmıyor, inanmadıkları gibi bir de dalga geçiyorlar. Hastalarımıza sizi savunmaktan, kurumumuzu savunmaktan, öyle değil böyle demekten çok yorulduk…

Gerçekten sizleri savunmakta günlerce zorlandık, hepimizin sağlık çalışanları olarak bulunduğumuz illerdeki pozitif sayılar hakkında bilgimiz oluyordu ve biz de bulgu buyken ve ilk 5'te bile değilken bu nasıl oluyor diyorduk… Tabi bizim gibi bazı vatandaşlar da çeşitli kaynaklardan illerindeki pozitif sayıyı biliyorlardı. Mesela siz "1500 civarında hasta var" dediğiniz zamanlarda sadece Antalya'da biz 500 ila 700 arası pozitiflik olduğunu biliyorduk… Tabi hastalar sorduğu zaman "riskli değiliz" de diyemiyorduk…

Siz hasta ve vakanın farklı şeyler olduğunu, vakanın belirti göstermeyen pozitiflik olduğunu söylüyorsunuz ama biz yakın temaslı ama bir iki belirtisi olana bile test yaptırmakta zorlanıyoruz. Vatandaş diyor ki "belki ben pozitifim ama hasta değilim, çevreme yayıyorum, bunu öğrenmek benim hakkım, test için zorlayın" diye geliyorlar ve bizi taciz ediyorlar. Sanki biz kendimize baktırabiliyormuşuz gibi… "Kelin ilacı olsa önce kendimize süreceğiz" diyoruz ama vatandaşa anlatamıyoruz… "Madem belirti olmadan da bakılabiliyor bize de baktırın" diye tutturuyorlar…

Ölü sayısı ise tam bir muamma… Sadece Antalya'daki ölüm sayısı belirtilen rakamın yarısı ve Antalya riskli değil, o zaman soruyorlar bize "niye saklıyor bakan" diye cevap veremiyoruz…
Yoğun bakımlar % 50 boş deniyor ama bir kaza yapılsa, kalp krizi geçirilse "yoğun bakımlarda yer yok" deniyor ve bizi başka illere veya eğer şansımız varsa özel hastanelere yönlendiriyorlar. O zaman vatandaş gelip soruyor bize "hani yoğun bakımlar boştu, bizi niye almadılar" diye…

İyileşen hasta sayısı bile sorun oluyor, "madem bu kadar hızlı iyileşen var, ben niye 14 gündür hatta 21 gündür iyileşemedim, niye hala acı çekiyorum, yanlış tedavimi uygulanıyor bana" diye günde birkaç kez telefon açılıyor… Cevap veremiyoruz…

Bir de ağır hastayı sadece akciğer hastalığı solunum sistemi hastalığı olarak görüyorlar. Geçirdikleri kalp krizlerinin, beyin kanamalarının, böbrek yetmezliklerinin ve bundan dolayı olan ölümlerin covitten olduğunu kabul etmek istemiyorlar, anlatmakta çok zorlanıyoruz, o yüzden ağır hastayı sadece akciğer hastalıkları olarak da göstermeyin sayın bakanım.

Zaten rakamlar karıştı başta vaka dediğiniz sonra hasta oldu ama toplarken vaka olanla hasta olanı toplayıp verdiniz yani elma ile armutu topladınız, şimdi toplam hasta sayısının kaçı vaka kaçı hasta bilemiyoruz. Zaten üst üste toplandı, bu da kimsenin dikkatinden kaçmamış, sorup sorup gülerek dalga geçiyorlar bizimle "senin bakanın" diyerek… Ben de "o sadece benim değil hepimizin bakanı" diyorum ama cevap veremeyin üzülüyorum adeta utancımdan yerin dibine giriyorum sayın bakanım…

O yüzden sayın bakanım bizi daha fazla sıkıntıya sokmayın, zor durumda bırakmayın ve lütfen turkuaz tabloyu açıklamayın. Bu konuyu öğrenmeyi de yayınlamayı da yasaklayın, bence kanun hükmünde kararname ile nasıl yolsuzlukları, usulsüzlükleri, sayıştay kararlarını, döviz fiyatlarını, enfilasyonu açıklamak suç olduysa bu da suç olsun sayın bakanım… Ne olur kurtarın bizi bu utançtan…

(OZANCA SAĞLIK MOBBİNG POLİTİKA KİTABIMDAN)