Aşılama olduğu halde bazı kişilerin hastalık kapmaya devam ettiği, aşının faydasının olmadığının söylendiği bugünlerde gerçekten aşılama faydalı mı değil mi, sayılara bakmak istedim. Tabi bu sayılar bakarken hem 65 yaş üstü hastalar hem de ikinci bir hastalığı olanlar ayrıca da değerlendirdim. Tabi elimden geldiğince sonuçlara ulaşabildiğim kadar…

Elimizde önceden Çin aşısı Sinovac olduğu için aşı olanların çoğu sinovac aşısı yani bu bilgiler daha çok sinovac aşısı ile ilgili ve ülkemizde olan çalışmalar…

Aşı olup da virüs kapanların sayısı iki bin beş yüz kişi yani bir milyon beş yüz bin aşıda virüs kapma oranı iki bin beş yüz… Bu da bu sayı binde on altı civarına gelir ki bu normal populasyonun çok çok altında bir rakam. Bu hastalardan yoğun bakım ihtiyacı olan kişi sayısı ise yüz kişi civarında, ölüm oranı da 50-60 kişi. Bu daha çok sağlık çalışanı olup da altmış beş yaş üstü kişiler için geçerli…

Altmış beş üstü gurupta aşılama öncesi yoğun bakım ihtiyacı % 18'lerdeyken bu rakam aşılama sonrası % 8'lere kadar geriledi ki sayının büyük çoğunluğunu 80 -90 yaş aralığında ikinci bir hastalığı olan yani kanser, diyabet, kalp hastalığı, tansiyon hastalığı gibi hastalığı olan kişiler olduğu da görüldü. Yani aşıdan sonra yaşlı nüfusun yoğun bakım ihtiyacı yarı yarıyadan da aşağıya indi. Kaybedilenler hastalar da daha çok bu hastalar oldu.

Şu anda yoğun bakım hastalarının çok büyük çoğunluğunu 20 -65 yaş arasında aşılamasını yaptırmamış kişilerden oluştuğunu görüyoruz yani yoğun bakımda yatan yüz kişinin doksanı aşı olmamış kişiler… Aşılamasının yüzde 60'ını tamamlamış olan İsrail'de yoğun bakım sayıları nerdeyse salgından önceki sayılara indi. Koronadan ölüm ise nerdeyse bir haftadır hiç rastlanmıyor. İsrail Alman BİONTEC aşısını halkına uygulamıştı. İngiltere yüzde 50'ye yakın tamamladı ve çeşitli aşılar kullandı. Hem Alman Biontec, hem Astra Zeneca ve hem de Oxfort aşısı kullandı, o da nerdeyse salgın öncesi rakamlara çok yaklaştı. Yüzde altmışını tamamlayınca o da İsrail gibi salgın öncesi rakamlara döneceğini görüyoruz.

Bu durum gösteriyor ki aşı olup da hastalanan var mı var… Aşıdan dolayı yan etki ile kaybettiğimiz hasta var mı var ama çok  az, öyle bazı aşı karşıtlarının kara propaganda yaptığı gibi sayılarda değil. Özgürlüğü aylarca kısıtlayıp katı karantina uygulaması yapamadığımıza göre ki buna en başta iktidar uymuyor görüyoruz, yandaş cenazelerde, kongrelerde yaşadıklarımızı halkın uygulamasını hiç bekleyemeyiz, kesilen cezalar da zaten halkı yıldırmak için değil, iflas eden hazineye para kazandırmak için yapıldığı da bir gerçek. Bu durumda ülke olarak salgından kurtulmanın tek yolu aşılamak olarak görülüyor.

Tabi bir de mutasyon durumu, aşının etkinliği gibi durumlar var, aşılamanın aşının etki zamanı olan ve aşıdan aşıya değişen dokuz ayla 12 ay arası olduğunu düşünürsek, aşılamanın toplumun % 60'ına dokuz ay içinde bitirilmesinin etkinliği de anlaşılır. Bu arada aşı olsak da maske, mesafe ve hijyen uygulamasının bir süre daha devam etmesi hatta mutasyonlu virüse karşı bilhassa kalabalık yerlerde n95 maske veya çift maske takılmasının faydalı olacağı da bir gerçek. Aşıyı devlet biran önce getirtmeli, başka ülkelere peşkeş çekmeler bırakılmalı ve hızla uygulanmalıdır, süremiz geçmeden, aşının etkinliği kaybolmadan…

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)