ILO (Uluslararası Çalışma Sözleşmesi) sözleşmesine göre bir doktor haftada 45 saat, ayda 180 saatten fazla çalışamaz. Ama bizde bazen çeşitli zorlamalarla çalıştığı yerde 72 saate kadar çıkartabiliyorlar, tabi bunu gösteremedikleri, bu çalışma bazen fazla mesai olarak bazen de hiç gösterilmeden çalıştırılabiliyor. Hele korona günlerinde olağan dışı çalışma eksik personelde olduğu için çok fazla arttı. Ama benim bu yazımda olayın başka bir boyutu var onu yazmaya çalışacağım…
Devlet memuru olan hekimler haftada 40 saat, ayda 160 saat çalışıyorlar, normal şartlar altında bazı esnemeleri gösterip ayda 10 saat de ilave ediyorlar ve 30 saat işyeri hekimliği yapma hakkı kazanıyorlar. Devletten aldığı kazancı yetmeyen hekimler -ki bunların içinde aile hekimleri de var- ayda 30 saat de işyeri hekimliği yapıyorlar.
Özel sektörde çalışan hekimler haftada 45 saat ayda 180 saat çalışıyor göründüğü için ki o yüzden cumartesi de çalışıyorlar. İLO sözleşmesine göre tüm çalışma saatleri dolu olduğu için SGK da bu sözleşme gereği özel sektörde çalışan hekimlere bu hakkı vermiyor. Muayenesi olan hekimler sanki hiç muayenehanede hasta bakmıyormuş gibi ayda 180 saat işyeri hekimliği yapabiliyorlar. Özel hastanelerde çalışan hekimler oradan aldıkları maaş yetmediği için işyeri hekimliği de yapmak istiyorlar. Bu saat sıkıntısını atlatmak için de hastanenin bordrolu çalışanı değil ona hizmet satan taşeronu olarak hizmet veriyorlar. Yani hastane hekimi kadrosunda göstermiyor sanki ondan hizmet satın alıyor pozisyonunda oluyor. Hekim de sanki muayenehanesi olan hekim gibi işlem görüyor yani artık o da 180 saat iş yeri hekimliği yapabiliyor hatta birkaç hastane ile anlaşıp hizmet sunumu ile çalışıp nerdeyse ayda 400 -500 saat çalışır pozisyonda olabiliyor.
Bu durum ya doktorun çok çalışıp hiç dinlenememesine sebep oluyor -ki bu durumda hata yapma olasılığını da arttırıyor- aynı zamanda doktorun çabuk yıpranmasına, çabuk hastalanmasına sebep oluyor. Yani doktor aslında daha çok kazanayım derken ömründen yiyor. Ya da bilhassa iş yeri hekimliği yaptığı yerde işini sadece imzam bulunsun diye yapıyor, bu da işçi sağlığına, iş barışına büyük zarar veriyor. 180 saat gitmesi gerekirken çok daha az giden bir işyeri hekiminin verimli olmasını da düşünemeyiz.
Bir de bu işin başka boyutu prosedür diye işyeri hekimi görünen kişi az maaş aldığı için bu işi gerçekten yapmak isteyen başka bir işi olmayan gerçek işyeri hekimlerinin de gelirinin azalmasına, pazarlık güçlerinin düşmesine ve çok az bir paraya işyeri hekimliği yapıp evine ekmek götürmesine mani oluyor.
Daha önceki yıllarda bu düzenlemeyi tabip odaları yapardı, evet onlar da bazen çok adaletli davranamazdı ama en azından itiraz etme, şikayet etme, hak arama, bir dahaki seçimde oy vermeme gibi kullanılabilecek argümanlar mevcuttu ama bu düzenlemede o kadar çok boşluk var ki çok çabuk deliniyor ve hak kayıpları hem hekimler düzeyinde hem de işçiler düzeyinde çok fazla oluyor. Bir de bu durumdaki doktora canını emanet eden hastaların durumunu düşünemiyorum bile…
Bu işin en büyük çözümü sanırım özel sektör maaşlarına bir standart getirmek ve hiç bir hekimin bunun altında almamasını sağlamak ve hiç bir doktorun ister taşaron ister maaşlı 180 saattin üzerinde çalışmak zorunda bırakmamaktır.
(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)
slot siteleri canlı bahis siteleri http://www.tedxmadrid.com/ casino siteleri
canlı bahis siteleri casino siteleri
gaziantep escortgaziantep rus escort gaziantep escortseks hikayeleri