ABD büyükelçisinin açıklamasına göre Türkiye ilaç borcunu ödemediği için bazı çok gerekli ilaçların ithali yasaklanabilir ve ülkemiz ilaçsız kalabilir. Bu covit tedavisi için çok gerekli bazı ilaçların, bazı kanser ilaçlarının, bazı kan ilaçlarının ülkeye gelememesine ve bunu kullanan hastaların hayatının tehlikeye girmesine neden olabilir.

Türkiye'nin yabancı ilaç şirketlerine borcu bir yıl içinde 230 milyon dolardan 2.3 milyar dolara çıkmış. Bu da çoğu Amerika menşeli şirketlerin bize ilaç göndermek istememesine sebep olmuş. Bilhassa devlet hastanelerinin olan bu borç sağlık bakanlığımızın da elini kolunu bağlamakta, yakın zamanda bazı çok önemli kanser ilaçları, bazı kan ilaçları devlet hastanelerinden kullanılamayacak hale gelecek, bu da bir çok hastanın yaşamını tehlikeye atabilecek…

Ben çok yıllar önce hastanelerin kanser ilaçlarını, kan ilaçlarını karşılamasının yanlış olduğunu, görünüşte karlı görünse de ilaçların hastanelerden satılmasının, yetmeme durumunda hasta hekim ilişkilerini bozacağını, ilacın doktor tarafından yok denilmesinin yanlış anlaşılabileceğini yazmıştım, söylemiştim… Çünkü "yazan hekim aynı zamanda ilacı satan da olursa bu devlet hastanesi de olsa farklı anlaşılır ve sanki ilaç firması ile doktor arasında ticari bir bağ varmış gibi algılanabilirdi" demiştim. Bu tam böyle olmasa da başka şekilde sorun olarak karşımıza çıktı…

Hastane döner sermayelerine SGK'sını yatıramayanların tedavi ücretleri ki bu neredeyse yatıranlar kadar, Suriye gibi dış ülkelerden ülkemizde mülteci olan kişilerin tedavi ücretlerinin hastane döner sermayeden karşılanması, Covit dolayısı ile hastane girdilerinin azalması ama buna karşılık personele tavandan döner yatırılması ile döner sermayede para kalmadı, o yüzden de ithal ilaçların parası ödenemedi. Şimdi bu paralar ödenmezse firmalar ilaçları göndermeyecek, başta kanser ve kan hastalığı olanlar çok mağdur duruma düşecekler.

Peki bu neyi getirir? Bu parası olmayan kanser hastalarına, kan hastalığı olanlara "öl" demektir çünkü bu ilaçlar özel hastanelerde parası olanlara verilebilecek, onların tedavileri olacak, parası olmayan zaten ekonomik kriz, kötü yönetim ve kovit yüzünden iyice mağdur olan vatandaşın varını yoğunu, evini barkını satıp savıp özel hastanelerin peşinden koşmasına sebep olur, özel hastaneleri çok daha fazla zengin eder.

Tabi bu konuda özel hastane sahibi sağlık bakanımız ne düşünür bilemem, kendi çıkarını mı yoksa halkın çıkarını mı daha önceye alır? Bunu yaşayarak göreceğiz ama daha önce yazdığım gibi koronada kullanılan bir ilaçla ilgili kendi firmasına ürettirmek için neler yaptığını, yok'a giren ilacın sadece kendi hastanesinde bulunduğunu yazmıştım, hatırlarsanız bu konuda da ayrı bir sınav verecek sayın bakanımız, halkın bakanı mı olacak yoksa çıkarlarının bakanı mı, bunu zaman içinde yaşayarak göreceğiz.

Umarım ilaç paramızı ödemediğimiz için korona aşısını bize vermemezlik etmezler. Çünkü asıl o zaman büyük yıkım olur ve pandemi süresi beklediğimizden çok daha uzun sürer ve biz de yaşamımızı risk edip kobay olarak kullanıldığımızla kalırız… Biliyorsunuz 3. faz deney için ülkemiz insanı çeşitli ülkelerin kobayı olarak kullanılıyor. Kendi ülkelerinde yapamadıkları (tazminat ödememek için) bu denemeleri bizim insanımızda yapıyorlar çünkü bizde yaşam hakkı çok ucuz, neredeyse bedava… Tabi paran yoksa…

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)