Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de mutasyonlu virüs paniği başladı, bu virüs daha önceki yazılarımda yazdığım gibi aslında başlangıçtaki virüsten daha ölümcül değil ama çok daha hızlı yayılıyor. Bir de yapılan bir çok aşı bu virüse etki etmiyor ki bu konuda çok şanslıyız veya öngörülüyüz, bizim ülkemizde uygulanan aşı bu virüse karşı diğer aşılardan daha etkili. Peki ülkemizdeki mutasyonlu virüs taşıyan kişi sayısı kaç? Bu konuyu biliyor muyuz?

Mutasyonlu virüsün ayırımını yapabilen teknoloji bildiğim kadarı ile sadece Ankara'da özel bir labratuvar da var, buradan sanırım hizmet alım sözleşmesi ile şüpheli görülen kişilerin yani PCR POZİTİF kişilerin yurt dışı şüpheli gelişi olan veya onların bulaştırdıklarına bakılabiliyor. Bizdeki filyasyonun da kaçaklarla dolu olduğu, tam bir filyasyonu yapamadığımız için ve her pozitif vakaya aynı zamanda mutasyonlu mu diye bakamadığımız için mutasyonlu virüs sayısını kestirmek çok zor olmaktadır.

Bir de tabi ikinci kere hastalık geçirenler, aşı olduğu halde hasta olanlara da mutasyonlu virüs bakılmaktadır. Yani antikor seviyesi pozitif olduğu halde kişi korona geçiriyorsa bu kişinin de mutasyonlu virüs geçirme olasılığı yüksektir. Bilhassa Brezilya suşu bu konuda biraz daha öne çıkıyor.

Ülkemize bir çok yerden kontrollü kontrolsüz geçişler olmakta, bu da virüsün hangi türünün ülkemizde görülebileceğini, hatta ülkemize has mutasyonlu virüsün de olabileceği olasılığını artırmaktadır. Yani ülkemizdeki mutasyonlu virüsün artış oranını bilememekteyiz ayrıca ülkemizdeki mutasyon çeşidini de bilememekteyiz.

Peki mutasyonlu virüsten korunmak için ne yapmalıyız? Bazı doktor arkadaşlarımızın dediği gibi çift maske takmak etkili olabilir ancak bu da nefes almayı zorlaştıracağı için sıkıntı da yaratabilir, N95 gibi daha etkili maskeler de kullanılabilir, bu da etkili olacaktır. Aslında daha önceki tedbirlerden daha farklı bir tedbir gerekmemekte ama daha da dikkatli olup maske mesafe ve temizliğe daha çok uymak yeterli olmaktadır.

Bir de öncekine göre bazı önlemleri yeniden ele almak gerekiyor, örneğin daha önce pozitif olan kişi on gün sonra hiç test yapılmadan belirti vermiyorsa işe başlatılabiliyordu. Mutasyonlu virüs ise daha uzun süre vücutta kaldığı ve bulaştırma olasılığı daha yüksek olduğu için artık test yapmadan ve testin sonucu negatif olmadan işe başlatmamak gerektiğini düşünüyorum. Hatta HES kodları negatifi görmeden dolaşıma izin verilmemeli sadece süreye değil PCR negatifliği de önemli olmalıdır diye düşünüyorum. Henüz mutasyonlu da olsa PCR testine duyarlı olması hala en etkili tanı yöntemimiz, bunun avantajından yararlanmalıyız diye düşünüyorum.

Mutasyonlu virüs daha uzun süre hayatımızda olacak gibi, o yüzden artık devlet hiç olmazsa il merkezlerine bunun ayrımını yapacak cihazlar alması ve her PCR bakılanın da acaba mutasyonlu virüs mü, hangi suşu nerden gelmiş gibi sorularla bulaşımın kökenine gitmesi, hastalığın ilerlemesinin ve değişiminin önüne geçecektir gibi geliyor. En azından işe dönüşlerin tekrar PCR bakılarak olması bile bulaşı engellemekte çok etkili olacaktır diye düşünüyorum. Çünkü tahminimizden çok daha fazla mutasyonlu virüs taşıyan kişi aramızda dolaşıyor, yaymaya da devam ediyor.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)