Biliyorsunuz kökü daha eskilere dayanan ama TBMM ilk yıllarında o sırada çok yaygın olan salgın hastalıklardan korunmak için kurulan ve büyük başarılara imza atan Refik Saydam Hıfzıssıhha Müessesesi 27 Mayıs 1928 gün ve 1267 sayılı yasa tasarısıyla Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı’na bağlı olarak kurulmuştur. Daha sonra bu kanun gelişen ihtiyaçlar karşısında değiştirilerek 4 Ocak 1941’de 3959 sayılı yasa ile görev, yetki ve sorumlulukları yeniden belirlenmiştir.

   En son olarak müessesenin ismi 14 Aralık 1983 gün ve 18251 sayılı Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayınlanan 181 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı” olarak değiştirilmiş ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluş haline getirilmiştir.

    1930'larda 17 tip yani 17 hastalığa karşı aşı üretiyor ve bunu tüm dünyaya satıyorduk, dünyada en fazla çeşit aşı üreten ülkeydik, zaten aşı üretimi yapılan ülke sayısı 8 idi, kapatıldığında 40 çeşit hastalığa karşı aşı üretebiliyordu ve bu konuda da dünyanın en iyisi idi. Bir çok ülkeyi -ki içlerinde bugün aşı satın aldığımız Çin de var- aşı satarak veya hibe ederek bulaşıcı hastalıklardan korumuş, hem ülkeye döviz kazandırmış hem de küresel bir prestij sahibi olmuştuk.

     Yetişmiş elemanlarımız dünyanın bütün ülkelerine aşı eğitimi veriyor ve onların bu konuda yetişmesini sağlıyordu. Kapatıldıktan sonra burada çalışanlar ve onların öğrencileri dünyadaki diğer aşı üreten yabancı firmalar tarafından hemen çok yüksek ücretlerle işe alındı. Bugün dünyada aşı üreten tüm firmalarda buradan yetişen sağlık personeli ve bilim insanlarımızın hem fiilen hem de öğretileriyle çok katkısı vardır ve tüm dünya ülkeleri bu yabancı ülkelerde çalışan Türklere büyük saygı ve sevgi duymaktadır.

      Peki hıfsı sıha neden kapatıldı, bunun açıklamasını devlet büyüklerine sormak lazım yani bu kurumu kapatanlara biz çok yırtındık, yazdık, çizdik, eylem yaptık. Biz derken Türk hekimleri ve onların temsilcisi olarak TTB ama bir türlü sesimizi duyuramadık, bizi dinlemediler. Sanki bugünleri biliyormuş gibi karşı çıktık…

       Bana sorarsanız kapatılma nedeni için neden şeker fabrikalarımızı kapattık, neden ülkemizi zehirli, kanserojen, şeker hastalığı artırıcı mısır şurubuna mahkum ettik -ki bunu Avrupa tamamen yasakladı- bununla ilgili yani küresel güçlerin hükümetimize olan baskısı ve hükümetinde buna hayır diyememesidir, başka hiç bir açıklaması yok. Bu kadar değerli önemli stratejik bir kurumun kapatılmasını başka türlü açıklamak mümkün değil.

       Bu kurumu fedakar Türk doktorları hastalıkları yani hastalık yapan mikropları kendi kanlarına verip kendi serumlarından aşı üreterek kurduklar yani kanlarıyla canlarıyla kurdular ve bu kurum bugün olsaydı dünyanın en önemli aşı üreten kurumu olacaktı. Bir çok şey gibi yazık oldu milli değerlerimize, emeklerimize, kanlarımıza, canlarımıza… Kıymetini bilemedik, kıymetini bildiremedik.

      Bu kurumun tüm maddi desteği hudut sahilleri sahil denetleme kurumundan geliyordu yani ülkeye hiç bir yükü yoktu, zararı yoktu. Sırf birileri öyle istediği için kapatıldı. Yani büyük oyunun oyuncularının oyuncağı olduk.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)