Evet, yapılan araştırmalarda sinovac aşısı olanların delta varyantı karşısında yeterince koruyuculuk sağlanmadığı hatta sinovac aşısı olduktan üç ay sonra aşının etkinliğinin azalmaya başladığı, altı ay sonunda ise etkisiz hale geleceği yani antikor sayısının olması gerekenin çok daha altında olacağı üniversitelerimizde yapılan araştırmalarda ortaya kondu.

Bilhassa başta sağlık çalışanları ve 60 yaş üstü zorunlu sinovac aşısı olanların en kısa zamanda biontec aşısı ile aşılanma zorunluluğu ortaya çıktı. Delta varyantının daha çok gençleri etkilediği düşünülürse en çok riskli olanların sağlık çalışanları olduğu, ağustos ve eylül aylarında tekrar kıyım halinde sağlık çalışanı ölümleri görülebileceği düşünülüyor. Bu durumun önlenmesi için en kısa zamanda yine sağlık çalışanları başta olmak üzere biontec aşısı ile aşılanması zorunlu halde, yoksa bu salgın dördüncü dalgasını yapar, yine eski karantina ve yasaklı dönemlere döneriz.

Bunun gerekliliğini ortaya koymak için sağlık çalışanlarının antikor seviyelerine bakılması da gereklidir ama yeterli değildir, bir de sinovacla biontec aşısının delta varyantına göre koruyuculuklarının da karşılaştırılması gerekir, diğer ülkelerin yaptığı karşılaştırmalarda bariz olarak biontecin üstünlüğü ortaya çıkmıştır. Endonezya, Malezya gibi ülkeler de bizim gibi ağırlıklı sinovac aşısı ile aşılandı ve bu aşıyı olanlarda delta virüsüne yakalanma ve ölüm oranlarında son zamanlarda çıkan artış bunun en önemli kanıtı.

Delta varyantının yoğun görüldüğü ve aşılama açısından başarısız bir ülke olan Rusya'dan günde bir buçuk milyon insanın Antalya'ya indiğini düşünürsek ve bunlara gerekli kontrolü yapmazsak veya yapamazsak, ülkemiz başta Antalya halkı ve buraya tatile gelen, çalışmaya gelen kişilerin durumunu düşünürsek, ne büyük bir tehlike altında olduğumuzu görmek için müneccim olmak gerekmiyor.

Turizmi yasaklayıp bu tek gelir kaynağımızı da kesemeyeceğimize göre yapılması gereken şey aslında ülkemize gelen tüm turistlerden aşı kartını istemek olmalıdır. PCR testi istemek çoğu zaman yetersiz kalabilmektedir, biz de bir çok Avrupa ülkesinin yaptığı gibi dünya sağlık örgütünün akritide verdiği aşılardan yaptıranları ülkemize kabul etmeliyiz yoksa geçen sene olduğu gibi bu sene de çok zor bir ekim- kasım geçiririz.

Benim tavsiyem biran önce 12 yaş üstünü biontecle aşılamak, daha önce sinovac aşısı olanları başta sağlık çalışanları olmak üzere tekrar biontecle aşılamak, ülkeye aşısını olmamış kimseyi sokmamak, aşısı olmayanları toplu ve kapalı yerlere almamak, AVM, Otobüs, sinema, gece kulübü, restorant gibi… Ancak bu sayede biz bu salgından ülkemizi koruyabiliriz.

İngiltere bizden çok daha fazla aşılama yüzdesine sahip olduğu halde kısıtlamalara devam ediyor, ülkeye giriş çıkışı kontrol ediyor, İsrail neredeyse nüfusunun % 60'ını aşıladığı halde önce çıkardığı maskeleri ve kapalı yer kısıtlamalarını tekrar gündeme alma çalışması yapıyor. O zaman bizim de yapmamız gereken şey maske- mesafe ve hijyene bir süre daha devam etmek, ülkemizde yaşayan on beş milyon göçmeni kısa zamanda aşılama programına almak ve aşılamak, aşı olmak istemeyenlere gerekli kısıtlamaları getirerek, toplumdan uzak tutup hasta olmalarını engellemek gerekiyor.

Daha çok işimiz var ve çok az zamanımız, gevşemeden, boş vermeden, geriye bakmadan ama yapılan hatalardan ders çıkararak hızla önlemler almalı, önce sağlık denilerek her şey göz ardı edilip halkın bilinçlenmesini sağlamalıyız.

(Ozanca sağlık mobbing politika kitabımdan)