Toplumdaki “tuz sağlık için zararlıdır” algısına farklı bir bakış açısı getiren Holistik Tıp Danışmanı Dr. Hasan Hüsnü Eren, vücuda alınan tuzun herhangi bir işlemden geçirilmemiş doğal tuz olması gerektiğinin altını çiziyor.
Tuzun günlük beslenmenin vazgeçilmez bir parçası olduğuna dikkat çeken Eren; “Vücudumuzdaki mineral dengesini sağlamak için tuz önemli bir unsurdur. İnsan vücudunun her hücresinin tuza ihtiyacı vardır. Doğal tuzların temel yapısını, vücutta çeşitli işlevleri olan sodyum ve klorür oluşturur. Bunun yanında doğal tuzlar daha düşük oranlarda kalsiyum, magnezyum, potasyum, iyot, çinko, selenyum gibi mineraller de içerir. Bu mineraller elektrolit dengesi, sinir iletimi, kas fonksiyonlarının sağlıklı işleyişi, kan şeker düzeyinin korunması için önemlidir” dedi.
Tuzun zararlı olduğu yaklaşımının yıllardır bilimsel olarak kanıtlanmadığının altını çizen Dr. Hasan Hüsnü Eren, yetersiz tuz alımının yüksek LDL kolestrol ve Trigliserid artışı, insülin direnci, Tip 2 Diyabet, Kalp yetmezliği gibi önemli sağlık problemlerine yol açtığını söylüyor.

Rafine tuzlar, doğal tuzun tadını taklit eden kimyasallardır!
Tuzun zararlı olduğu düşüncesinin arka planında kullanılan rafine tuzların vücutta oluşturduğu olumsuzlukların önemli bir etkiye sahip olduğunu belirten Dr. Hasan Hüsnü Eren, işlem görmüş tuzların geçirildikleri işlemler sırasında doğallığını kaybettiğini, rafine tuzların doğal tuzun tadını taklit eden bir kimyasal olduğunu söyledi. Rafine işlemden geçirilen tuzları tüketmekten kaçınılması gerektiğini belirten Dr. Hasan Hüsnü Eren, doğal olarak iyot içeren tuzların başta tiroid olmak üzere vücudun tüm hücreleri için ihtiyaç duyulan bir maddeyi vücuda sağlayacağını söyledi.
Sağlık için doğal tuzun içerdiği minerallere ihtiyaç olduğunun altını çizen Eren; “Sağlıklı olmak ve sağlığı koruma yeterli optimal mikrobesin alımı ile mümkün olabilir. İyotlu doğal bir tuz vücudumuzun mikrobesin dengesi için çok değerlidir. Sağlığınız için kendinizi tuzsuzluğa mahkûm etmeyin ve rafine tuzlarınızı doğal tuzlarla değiştirmeyi unutmayın” diyerek tüketiciye uyardı.

Türkiye’de Mayi Tuz rafine işleme maruz kalmadan üretiliyor!
Türkiye’de Kırıkkale’nin Delice ilçesinde dünyadan nadir bulunan doğal kaynak suyunu büyük özen, titizlikle mineral değeri kaybolmadan ve rafine işleme maruz kalmadan tüketici ile buluşturan Mayi Tuz, %28,5 tuz oranı olan bir kaynak suyunun güneş ışınlarıyla kristalleşmesi sonucu oluşan sağlıklı bir tuz. Sodyum klorürle beraber toprağın tüm minerallerini de alan tuz, gümüş, altın, iyot magnezyum ve vanadyum bakımından oldukça zengindir. Dünyada en çok 0,8 mg/kg oranında deniz tuzlarında iyot bulunurken, bu oran Mayi Tuz’da 1,23 mg/kg ‘dır. Vanadyum gümüş ve altın minerallerinin bulunması ise Türkiye’de tektir. Tuzda en önemli konu; ağır metaldir ve Mayi Tuz’da ağır metal bulunmaz.
Rafine işleminden geçen tuzlar rafine tuz olarak adlandırılır. Yüksek ısıya maruz kalması nedeni ile son derece zararlı olan rafine tuzda sağlığı tehdit eden katkı maddeleri bulunuyor. E-536 olarak rafine tuz içeriğinde bulunan potasyum ferro siyanür, akışkanlığı arttırıcı bir kimyasal olup sağlık sorunlarına neden oluyor. Renklendirici ve nem tutucu olan E173 yani Sodyum Alüminyum Silikat, yine nem tutucu ve beyazlatıcı olan E171 yani Titanyumdioksit ve Potasyum İyodür gibi kimyasallar tiroid bezinin çalışmasını bozmanın yanında eklem rahatsızlıklarına da neden oluyor.